Çöpte Hazine Var
- Yazar: Elife AKGÜL
- 13 Eylül 2025
- 115 kez okundu
Çöpte Hazine Var
Yaşı hayli ilerlemişti. Sabah erkenden kalktı. Bükülen beline rağmen el arabasını aldı. “Bismillahirrahmanirrahim” dedi ve çıktı yola. Her sabah olduğu gibi evine en yakın çöp konteynerini yokladı. Poşet, plastik ambalajlar, cam kavanozlar, giysiler… İşine yarayan ne varsa seçip aldı. Cadde boyunca çöpleri karıştırdı.
“Ondan önce geçen Suriyeli de ne var ne yok toplamış, bana bir şey bırakmamış,” diye söylendi. “Adam yatak yatmıyor ki, gece boyu topluyor.”
Söylenirken karşılaştığı, yürüyüşten dönen hanımlarla selamlaştı. Çöpte bazen kıymetli eşyalar da bulurdu. Mevsime göre muhtevası değişirdi. Okul dönemi sona erdiğinde kitaplar, defterler, kırtasiye ürünleri olurdu. Taşınanlar evdeki fazlalıkları bırakırlardı.
Daha gün doğmamış, hava serindi. İki cadde sonra arabası dolmaya, ağırlaşmaya başladı. Bir çöpe eğilmişti ki bir kedi miyavlayarak çıkıp gitti. Tekrar baktı, başka kedi var mı diye; yoktu. İşine yarar ne varsa aldı, yerleştirdi. Güneş doğmaya, ufukta yükselmeye başladı. Havayı ısıttı da ısıttı. “Bu saatten sonra çalışılmaz,” diyerek evinin yolunu tuttu.
Bir zamanlar evliydi. Bir oğlu, bir kızı vardı. Kocası şehirde iş bulmuş, buraya yerleşmişlerdi. Kocası bir süre sonra öldü. Köyüne dönmedi, çocuklarını büyüttü. Kızı evlendi, torunları oldu. Oğlu askerden gelince evlendi ama yürütemedi, boşandı. Çocuğu da olmadı.
Arabasını ağır ağır çekerken bütün bunlar bir çırpıda gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti. Evin sokağına geldiğinde oğlu onu bekliyordu. Arabayı depoya götürdü. “Sen dinlen, gerisini ben hallederim,” dedi anasına. Atık malzemeleri türlerine göre ayırdı, istifledi. Kadın elini yüzünü yıkadı, kahvaltı hazırladı. Ana oğul birlikte yaptılar.
Oğlu hangi işe girse en fazla bir ay çalışır, çıkardı. Kadın bu durumu kendine dert edinmişti. “Ne olurdu evli barklı, çocuklu olaydı; işine gidip geleydi,” diye aklından geçirir ama dillendirmezdi. Söylese kıyamet kopardı.
Biraz yattı, uyudu. Akşamüstü yine arabasını aldı, düştü yollara. Her sokağın çöp konteynerini iyice karıştırdı. Yün yastıklar, eski halılar, mobilya kırıkları… Neler yoktu ki! Arabaya sığanları aldı, hemen eve bıraktı. Oğlu ile birlikte el arabasıyla mobilya kırıklarını eve taşıdı. Kış boyunca sobada yakıp ısınacaklardı. Şehirde olmak onlar için bulunmaz nimetti.
Tekrar yoluna devam etti. Az giyilmiş giysiler buldu çöpün yanında. Ölmüş birinin yatağı, yorganı, giysileri… “Vay be,” dedi. “İnsan nefes alırken değerli, ölünce senden kalan ne varsa anılarıyla birlikte çöpte.”
Bazen sararmış resimler bulurdu. “Neden atılır ki anılar?” diye kafa yorardı. Buradan da işine yarar ne varsa seçip aldı.
Günler ayları, aylar yılları kovaladı. Depoda biriken malzemeler türlerine göre ayrıldı, istiflendi. Plastik, demir, cam olanlar hurdacıya satıldı. Giysiler yıkandı, onarıldı, pazarda ikinci el fiyatına satıldı. Mobilya kırıkları sobada ısınmak için yakıldı. Kızı para eder ne varsa arabasına doldurup köylerde sattı. Kendilerine arsa alıp yayla evi yaptırdılar.
Yaşlı kadın bükülen beline rağmen çöpten malzeme toplamaya, oğlu kızı da yardım etmeye devam etti. Bu işi yaparken tiksintiyle bakan insanlara, yazın kavurucu sıcağına, kışın ayazına, yağmuruna aldırmadı. Kimseye avuç açmadı, her ihtiyacını gördü.
Bazen kendiyle dalga geçer, “Geri dönüşüm ustasıyım,” derdi. Karşılaştığı insanlara kibarca selam vererek yoluna devam etti. Çöp konteynerleri onun hazine sandığıydı. Ölene kadar da bu işi yapmaya kararlıydı.
Çöpten hayatını idame ettiren bir kadının penceresinden baktık olaylara. Çöp birileri için atık, birileri için hazineydi. Evde bulunan fazlalıkları atarken bir daha gözden geçirelim: “Başka nasıl değerlendirebiliriz?” diye.
Ve hayat bu… Birinin eskisi, diğerinin yenisi.
Elife Akgül
Editör: Nigar KAYA
Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?
Yörük Kültürü’ne Işık Tutan Romanıma Buradan Ulaşabilirsiniz : MELİK KIZI


The root of your writing while sounding reasonable initially, did not really sit properly with me after some time. Someplace within the paragraphs you managed to make me a believer but only for a very short while. I still have got a problem with your jumps in assumptions and one would do nicely to help fill in those breaks. In the event that you actually can accomplish that, I could surely be fascinated.
Maalesef öyle...