BİR MİLLETİN SESİ
- Yazar: Umut Meriç BERBEROĞLU
- 22 Nisan 2025
- 28 kez okundu

BİR MİLLETİN SESİ
Sivas’ın Zara ilçesine bağlı küçük bir köyde, toprağın yorgun ama umutlu bir baharı karşıladığı günlerdi. 1920 yılının Nisan ayıydı.
Köyün çocuklarından biri olan Yusuf, henüz on birindeydi. Sıska bedeni, yıpranmış giysileri ve yamalı çoraplarına inat, gözleri ışıl ışıldı. Her sabahki gibi gün doğmadan uyanmış, annesinin eline tutuşturduğu mısır ekmeğini çantasına koymuş, okulun yolunu tutmuştu.
O sabah okulda farklı bir heyecan vardı. Öğretmenleri Halil Efendi, sınıfa elinde bir gazete yaprağıyla girdi. Gözlüklerini taktı, tahtaya yavaşça yaklaştı. Sonra, sesi titreyerek konuştu.
“Çocuklar… Dün Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı.” Sınıfta çıt çıkmadı. Yusuf, ilk kez duyduğu bu cümleyi kafasında tartmaya başladı. Halil Efendi devam etti. “Bu, padişahın değil, halkın sesidir. Artık millet kendi kaderine kendi karar verecek. Bu meclis, bu toprağın sahibi olanların sesidir. Yani sizsiniz çocuklar… Bu köyün, bu dağın, bu vadinin sesi Ankara’da yankılanacak.”
Yusuf’un yüreği hızla çarpmaya başladı. Babası, geçen yıl Erzurum’dan cepheye gitmiş, bir daha haber alınamamıştı. O günden beri evde konuşulan tek şey “vatan”dı. Şimdi bu vatanın sesi bir mecliste toplanıyordu.
Hem de halk için, halkla birlikte. Ders bitiminde arkadaşlarıyla birlikte köyün çıkışındaki çeşmeye yürüdü Yusuf. Gözleri ufka takıldı. Karların henüz tam erimediği yamaçların ardında, Ankara diye bir şehir vardı. Orada artık saray değil, halk konuşuyordu. Yusuf o gün büyüdü. Belki kalemiyle, belki sabanıyla bu milletin sesine ses olacaktı. Ama şunu biliyordu: O meclis, sadece Ankara’da değil, Sivas’ın Zara köyünde, Yusuf’un kalbinde de kurulmuştu.
Umut Meriç Berberoğlu
Genel Yayın Yönetmeni :Elif Ünal Yıldız
Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?