Geçmişten Günümüze Dünya Çocuk Günü
- Yazar: Umut Meriç BERBEROĞLU
- 6 Ekim 2024
- 29 kez okundu
Geçmişten Günümüze Dünya Çocuk Günü: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Çocukların Yeri, Eğitimi ve Korunması
Geçmişten Günümüze Dünya Çocuk Günü. Bugün, çocuk haklarına dikkat çekmek, onların eğitim, sağlık ve genel refah düzeylerinin artırılmasına yönelik farkındalık yaratmak amacıyla her yıl tüm dünyada kutlanan önemli bir gün olarak kabul edilir.
Bu gün, çocukların geleceğimizin teminatı olduğunu hatırlatırken, toplumların onları nasıl yetiştirdiği, koruduğu ve eğittiği konularını da gündeme taşır.
Türkiye’de de bu anlamlı gün, çocukların toplumdaki yerine ve onların korunmasına verilen önemin altını çizmektedir. Ancak bu konuya tarihsel bir perspektiften bakıldığında, Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet’e uzanan süreçte çocukların yeri, eğitimi ve korunması açısından önemli dönüşümler yaşandığı görülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda çocuklar toplumun önemli bir parçasıydı; ancak onların yetiştirilmesi ve eğitimi, ailelerinin sosyal ve ekonomik statüsüne bağlıydı.
Osmanlı toplumu, çocukları gelecek kuşakların garantisi olarak görüyordu ancak bu dönemde çocukların toplumsal rolleri büyük ölçüde cinsiyetlerine ve sosyoekonomik durumlarına göre belirleniyordu.
Erkek çocuklar genellikle medrese gibi dini eğitim kurumlarına yönlendirilirken, kız çocuklarının eğitim alması daha sınırlıydı ve aile içindeki rollerine hazırlanırlardı.
Bu dönemde çocuk eğitimi, büyük ölçüde din temelli bir sistem üzerine kuruluydu. Özellikle erkek çocuklar medreselerde dini eğitim alır, Kur’an, hadis ve İslami ilimler üzerine yoğunlaşırdı.
Eğitim sisteminin bir diğer ayağı ise sübyan mektepleri idi. Bu okullar, daha çok mahalle aralarında, vakıflar tarafından finanse edilen ve çocuklara temel dini bilgilerin öğretildiği yerlerdi.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı adlı eserinde belirttiği üzere, sübyan mektepleri ve medreseler, Osmanlı toplumunda çocuk eğitiminin temelini oluşturmaktaydı (s. 215).
Bununla birlikte, bu sistemin kız çocuklarına yeterli fırsat tanımadığını, eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin baskın olduğunu vurgulamak gerekir. Osmanlı İmparatorluğu’nun kırsal kesimlerinde çocukların büyük bir kısmı erken yaşlardan itibaren tarımsal işlerde çalıştırılmaktaydı.
Küçük yaşta başlayan bu iş yükü, onların eğitimden yoksun kalmalarına neden oluyordu. Ayrıca, Osmanlı’nın son dönemlerinde sanayileşmenin artmasıyla birlikte şehirlerde de çocuk işçiliği yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bu dönemde çocuklar, aile ekonomisine katkıda bulunmaları amacıyla tekstil fabrikalarında ya da el sanatlarında çalıştırılıyorlardı. Ancak bu çocuklar, herhangi bir hukuki korumaya sahip değildi ve genellikle düşük ücretlerle çalıştırılmakta, ağır çalışma koşullarına maruz kalmaktaydılar.
Osmanlı’da çocukların sosyal haklarına yönelik yasal düzenlemelerin eksikliği, bu dönemin çocukları koruma açısından zayıf bir tablo çizdiğini gösterir. Yoksul ailelerden gelen çocuklar genellikle yeterli eğitim ve sağlık hizmetlerine erişememekteydi.
Kimsesiz ve yetim çocuklar ise toplumda özel bir yer tutuyordu; bu çocuklar vakıflar aracılığıyla korunmaya çalışılırdı. Osmanlı vakıf sistemi, yoksul ve yetim çocuklara yardım etmek için önemli bir kurumdu.
Fatih Sultan Mehmet Vakfiyesi bu vakıflardan biri olup, yetim çocuklara yönelik eğitim ve barınma hizmetleri sunmaktaydı (Uzunçarşılı,S234).
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye’de çocukların eğitimi ve korunmasına yönelik köklü reformlar yapılmıştır. 1924 Anayasası, çocuk hakları ve eğitimi konularında önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Cumhuriyet rejimi, Atatürk’ün öncülüğünde çocukların eğitimine büyük bir önem vermiş, okullaşma oranları artırılmış ve eğitim herkes için erişilebilir hale getirilmiştir.
Eğitim, artık sadece zengin ailelerin değil, tüm halkın çocuklarına sunulan bir hak haline gelmişti. 1927 yılında çıkarılan İlköğretim Kanunu ile eğitim, 5 yıl süreyle zorunlu ve ücretsiz hale getirilmiştir.
Bu kanun, kız çocuklarının da eğitim almasını sağlayan önemli bir adımdır. Atatürk, çocukların eğitiminin Türkiye’nin geleceğini inşa etmekteki önemine sık sık vurgu yapmış ve bu konudaki söylevlerinde, çocukların iyi bir eğitimle gelecekte ülkenin aydınlık yarınlarını oluşturacağını dile getirmiştir.
Özellikle 23 Nisan’ın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ilan edilmesi, Cumhuriyet rejiminin çocuklara verdiği önemi göstermektedir.
Bu bayram, çocukların haklarına ve özgürlüklerine dikkat çekmek amacıyla dünya çapında kutlanan tek çocuk bayramıdır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuk haklarına verdiği önemin en önemli sembollerinden biridir.
Cumhuriyet döneminde kimsesiz çocukların korunmasına yönelik de çeşitli adımlar atılmıştır. 1921 yılında kurulan Çocuk Esirgeme Kurumu, yetim ve kimsesiz çocukların korunmasına yönelik en önemli kurumlardan biridir.
Bu kurum, savaşlar ve göçler sırasında ailesini kaybetmiş çocuklar için barınma, eğitim ve sağlık hizmetleri sağlamıştır. Bu dönemde çıkarılan yasalarla, devletin çocuk koruma alanındaki sorumlulukları netleştirilmiş, yetim ve kimsesiz çocuklar için sosyal yardımlar artırılmıştır.
Cumhuriyet döneminin çocuklara yönelik sosyal hizmetleri, Cumhuriyet Dönemi Sosyal Politika ve Çocuk Koruma adlı eserde detaylı olarak ele alınmıştır (Bozkurt, s. 58-63).
Bu kaynakta, devletin kimsesiz çocukları koruma altına alması ve onları yeniden topluma kazandırmak için izlediği politikalar derinlemesine incelenmiştir.
Cumhuriyet döneminde çocuk haklarına yönelik en önemli yasal düzenlemelerden biri, 1989 Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin Türkiye tarafından imzalanmasıdır.
Bu sözleşme, çocukların eğitim, sağlık, barınma ve korunma haklarını uluslararası düzeyde güvence altına alırken, Türkiye’de çocuk haklarının geliştirilmesine önemli bir katkı sağlamıştır.
Ayrıca, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile çocukların korunmasına yönelik hukuki düzenlemeler yapılmış, çocuk istismarına karşı ciddi önlemler alınmıştır.
Bu kanun, özellikle risk altında bulunan çocukların korunması ve rehabilitasyonu için etkili bir hukuki çerçeve sunmaktadır. Çocuk Hakları ve Korunması başlıklı eserde, bu kanun ve çocuk haklarının Türkiye’deki gelişimi detaylı bir şekilde ele alınmıştır (Ekinci, s. 101-112).
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e çocukların eğitimi ve korunması konularında büyük değişimler yaşanmış, çocuk hakları giderek gelişmiş ve çocukların toplumdaki yeri güçlenmiştir.
Bugün Dünya Çocuk Günü’nün kutlanması, çocukların korunması ve haklarının güvence altına alınması için önemli bir farkındalık oluşturmaktadır.
Türkiye’nin geçmişten bugüne çocuklara verdiği önem, eğitim reformları, sosyal hizmetler ve çocuk koruma yasalarıyla kendini göstermektedir.
Bu süreç, çocukların sadece bireysel refahını değil, aynı zamanda ülkenin geleceğini de şekillendiren bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kaynakça:
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1988, s. 215-234.
Bozkurt, İsmet. Cumhuriyet Dönemi Sosyal Politika ve Çocuk Koruma. Ankara Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 58-63.
Ekinci, Gülay. Çocuk Hakları ve Korunması. Nobel Yayınları, 2012, s. 101-112.
Taşçı, Yavuz Selim. Türkiye’de Sosyal Hizmetler: Kimsesiz Çocukların Korunması. Marmara Üniversitesi Yayınları, 2006, s. 76-89.
Başgöz, İlhan. Türkiye’de Eğitimin Tarihsel Gelişimi. Türk Eğitim Vakfı Yayınları, 1995, s. 33-45.
Akyüz, Yahya. Türk Eğitim Tarihi. Pegem Akademi, 2015, s. 98-103.
Sevim, Hamza. Osmanlı Eğitim Sistemi ve Çocukların Eğitimi. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1999, s. 127-134.
Kurt, Zekiye. Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Eğitim Reformları. İletişim Yayınları, 2002, s. 201-214.
Çelik, Nurettin. Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Çocuk Hakları. Alfa Yayınları, 2010, s. 45-61.
Bilgin, Burhanettin. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Tarihçesi. Çocuk Esirgeme Kurumu Yayınları, 1984, s. 11-23.
Umut MERİÇ BERBEROĞLU
Editör: Nigar KAYA
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?
Dil Bayramı Ve Türk Dili Kurultayı: Bir Milletin Dilinde Yeniden Doğuş