Yeryüzündeki Cennet

Yeryüzündeki Cennet

Yeryüzündeki Cennet

Üniversite son sınıfta kampüsün kantininin bahçesinde görmüştüm onu ilk kez. Üzerinde beyaz keten bir gömlek, siyah saçları ve gözlerini gizleyen güneş gözlüğü ile karşısında oturan arkadaşı ile gülümseyerek konuşuyordu. Uzakta öylece bakakalmıştım, ne kadar da güzel şeyler vardı hayatta. Kalbimin atışları hızlanmış, ellerim titriyordu. Sonradan öğrendim Nihat’mış adı, bu sene gelmiş İzmir’e, benim gibi tıp okuyordu bir alt sınıfta.

Artık günlerimin anlamı olmuştu, hayatımın da. Sürekli uzaktan takip ediyor ancak yaklaşmaya cesaret edemiyordum. O gün kampüsteki seminerde yanımda oturan bir ses.

Merhaba…

Sese kafamı çevirdiğimde, aman Tanrım oydu. Merhaba diyebildim kekeleyerek. Elini uzattı, Nihat dedi. Titreyen elimi uzatarak Cansu diyebildim.

Duruluğunuzu adınızdaki sudan aldığınız belli dedi. Başım önümde cevap veremedim. Seminer nasıl geçti, kim ne konuştu hiç hatırlamıyorum. Yerinden çıkmak üzere olan kalbimi kontrol etmeye çalışıyordum sadece. Giderken iyi günler dedi ve gitti. Yanımda oturmuştu, konuşmuştu benimle. O gün iliklerime kadar nasıl titrediğimi bu gün bile hatırlıyorum.

Günlerden bir gün yine bir ders çıkışı kantinden çay almıştım ki, karşımda onu gördüm, gülümseyerek ellerini yana açmış ‘’ama sen çay nasıl içilir bilmiyorsun ki’’ dedi. Gülümsedim ve ‘’nasıl içilirmiş ki’’ dedim. Elimdeki karton bardaktaki çayı alıp çöpe attı. Lütfen gel benimle dedi ve elimden tutup deniz kenarına getirdi beni. Kumsalın gönüllü misafirperverliği ile ince belli bardakta çay nasıl içilir öğreniyordum.

Kalbimde uçuşan kelebeklerle denize dalmıştım ki, yanımdaki beyden bir ses;

-Ne güzeldi denize bakan deniz gibi mavi gözleri. İnsana dünyada cennet olduğunu hatırlatıyordu. İçim eridi, yaşadıklarıma inanamıyordum, bu bir rüya olmalıydı. Gülümsedim ve;

-O cennet size ait efendim, cennet mevzu bahisse varlığınızdan ötürü. Doğruldu ve gözlerime bakarak evlensene benimle dedi. Var mısın kendi cennetimizi var etmeye.

Altı ay içinde tüm hazırlıklar tamamdı ve o gün gelmişti. İnce belimi ortaya çıkartan balık model gelinliğim, sade topuzum, şeffaf makyajım ile hazırdım. Onu anlatmaya kelimeler yetmezdi, damatlık içinde nasıl muhteşem göründüğünü.

Kır düğünümüzün yapıldığı yerdeyiz ve sevgilim elimden tutmuş beni dansa kaldırıyorken cennet cehenneme dönüştü ve sırtından vurdular onu, iki kurşunla. Üzerime yığıldı kanlar içinde, eli karnımda son nefesini verdi. Bir bebeğimiz olacağını bilmiyordu, sürpriz yapacaktım ona demek ölürken hissetmişti. Beni bu dünyada bebeğimizle yapayalnız bırakıp gitmişti.

Bugün oğlumun 10. Yaş günü, nasıl da mutluydu arkadaşları ile. Ya ben ona bakarak nasıl gitmiştim geçmişteki cennetime. Ve yükselen sesler ‘’iyi ki Doğdun Nihat’’. Evet, iyi doğdun emanet cennetim.

Leyla BACAKSIZ

Editör: Sonay BİLGİ ARABACI

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazıma Göz Atmak İster misiniz?

GÖRÜNENİN ARKASINDAKİ GERÇEK

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leyla BACAKSIZ

03.08.1989 yılında Mersin’de dünyaya geldim. Yaklaşık 18 yıldır Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşamaktayım. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Bir kurumun muhasebe bölümünde çalışmaktayım. Okumak ve yazmak hayatımın en önemli iki parçası. Belli başlı bazı spiritüel alanlarla da ilgilenmekteyim. Okuma ve yazmanın verdiği bilgi ile ve spiritüel alanın verdiği ışık ile toplumun yolunu aydınlatmayı hedeflemekteyim.