YAŞAYAN SANAT

YAŞAYAN SANAT

YAŞAYAN SANAT

Sanatın Dokunulmazlığı: Semanur Perim’den Bir Bakış:

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Efendiler! Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz; hatta reisicumhur olabilirsiniz. Fakat bir sanatkâr olamazsınız…” sözü, sanatın ve sanatkârın toplumdaki eşsiz konumunu çarpıcı bir şekilde ifade eder.

Bu derin sözün ışığında, akademisyen yazar Semanur Perim’in kaleminden eser ve telif hakkı kavramlarına dair düşünceleriyle, bu benzersiz durumu daha yakından inceleyelim.

Atatürk’ün bu veciz ifadesi, siyasi ve idari makamların erişilebilirliğini vurgularken, sanatkârlığın doğuştan gelen bir yetenek, derin bir sezgi ve ruhsal bir farklılaşma gerektirdiğini ima eder.

SANATKAR OLMAK:

Bir mebus ya da cumhurbaşkanı olmak, belirli kurallar ve süreçlerle öğrenilebilir, çalışmayla elde edilebilir pozisyonlardır. Ancak bir sanatkâr olmak, taklit edilemez bir yaratıcılık, içsel bir dürtü ve dünyayı farklı bir gözle görme kabiliyetidir.

Bu, sadece teknik bilgiyle değil, ruhsal bir yoğunlukla yoğrulmuş, ilahi bir kıvılcımla beslenmiş bir varoluş biçimidir. Sanat, adeta bir astral seyahat gibidir; zihni ve ruhu bedenin sınırlarından çıkarıp sonsuzlukta gezdiren, görünmeyeni görünür kılan, duyulmayanı işittiren bir yolculuktur.
Semanur Perim, bu bağlamda eserin sadece bir ürün olmadığını, aynı zamanda bir yaratıcının ruhsal ve entelektüel emeğinin somutlaşmış hali olduğunu vurgular. Özellikle bir kitap yazmak, bu emeğin en yoğun hissedildiği alanlardan biridir.

HARCANAN EMEK

Yazarın, sayfalar dolusu kelimeyi bir araya getirirken harcadığı emek, sadece zaman ve zihin gücüyle sınırlı değildir. Karakterlerin derinliklerine inmek, olay örgüsünü ilmek ilmek işlemek, her cümlenin ritmini bulmak ve okuyucuyu farklı dünyalara taşımak için harcanan bu çaba, bazen yıllar süren bir yaşam tecrübesinin ve gözlemin damıtılmasıdır.

Bir yazar, eserini Türk edebiyatı için tüm dünyaya örnek olarak üretmek hedefiyle kaleme aldığında, bu emek katlanarak artar. Bu, sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda kültürel bir sorumluluktur; Türk kültürünü ve dilini evrensel bir düzeye taşıma çabasıdır. Bu süreçte yazar, kelimelerle adeta bir ressamın fırçasıyla tuvale yaptığı gibi, insan ruhunun ve yaşamın en ince detaylarını işler.

TELİF HAKKI:

Telif hakkı ise bu benzersizliğin hukuki güvencesidir. Sanatçının emeğini, özgünlüğünü ve yarattığı değeri koruyan telif hakkı, sadece maddi bir karşılıktan ibaret değildir; aynı zamanda manevi bir boyut taşır.

Telif hakkı, sanatçının eser üzerindeki adının, bütünlüğünün ve kamuoyuna sunulma biçiminin korunmasını sağlar. Perim, telif hakkının sadece sanatçının geçimini sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda onların yaratma özgürlüğünü ve sanatsal bütünlüğünü güvence altına aldığını belirtir.

Sanatçının “bir sanatkâr olamazsınız” sözüyle ifade edilen o içsel gücünün ve yaratıcılığının yasal bir zemine oturtulmasıdır.
Öte yandan, telif hakkı kavramı, eserin toplumla buluşması ve kültürel mirasın zenginleşmesi açısından da kritik bir rol oynar.

Sanatçılar, eserlerinin korunması ve haklarının güvence altına alınması sayesinde daha fazla yaratmaya teşvik edilirler. Bu durum, sadece bireysel sanatçıların değil, tüm toplumun kültürel ve sanatsal gelişimine katkıda bulunur.

Ancak Perim, telif haklarının katı bir sınır çizmek yerine, sanatsal ifadenin özgürlüğünü ve kültürel alışverişi teşvik edecek dengeli bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini de vurgular. Sanatın doğası gereği evrensel olması, eserin farklı kültürler arasında özgürce dolaşımını ve yeni yorumlara açık olmasını gerektirebilir.

SONUÇ OLARAK:

Sonuç olarak, Semanur Perim’in kaleminden çıkan bu düşünceler, Atatürk’ün sözünü sadece bir liderin bakışı olarak değil, sanatın evrensel ve dokunulmaz doğasına dair derin bir felsefi yorum olarak ele almamızı sağlar.

Sanatkâr olmak bir lütuf, bir ayrıcalık ve bir ilham kaynağıdır. Kitap yazmak gibi yoğun emek gerektiren sanatsal süreçler, Türk edebiyatını dünya sahnesine taşımak için harcanan büyük çabanın somut örnekleridir.

Sanat, bir astral seyahat gibi, insan ruhunun derinliklerine ve evrenin sonsuzluğuna uzanan bir yolculuktur. Eser ve telif hakkı ise bu ilahi yaratıcılığın hem maddi hem de manevi düzeyde korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan temel mekanizmalardır.

Sanat, yalnızca makam ve mevkilerle değil, ruhun en derinliklerinden gelen bir sesle var olan eşsiz bir fenomendir.
Sizce sanat, bir toplumun kültürel zenginliğini ne ölçüde etkiler?

 

Semanur PERİM

Editör: Nigar KAYA

Bu yazının bütünü yazarına aittir

Yazının Tamamı Yazarına Aittir. Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

KALEM İLE VAROLMAK

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Semanur PERİM

14.02.1973 Lüleburgaz Kırklareli doğumluyum. Uzun yıllar yerl basın vekendi blog sayfamda yazdım. Değerli hocam "Celil GÜVEN" Bu yazılarımı okuyup bana cesaret vererek "Mum olan ışığımı,Kaleme çevirerek" Siz okurlarıma olan yolculuğum başladı. Kısaca: "Kitap kokusu ile ,Evlat kokusu arasında " Kalmış Bir anneyim. Altı tane adım ile basılmış kitabım, Üç tane "Antoloji"eserim var. Halen yazmakta olduğum NÜKTELER Kitabımla yolculuğuma devam ediyorum.Kitap okumayı sevmeyen bir Toplumda "YAZAR" olup yüreğinize dokunmak ve "Tekrar Kitap SEVGİSİ" Kazandırmak gibi masumca bir isteğim var. Belki: Bir kaçınız kalemim ile tanışıp Okumayı daha çok sevebilir Ne dersiniz...?