VEFA

VEFA

VEFA

Ahir zamanda öyle bir zaman gelecek ki yıllar ay, aylar gün, günler saat gibi geçecek derdi büyüklerimiz. Kesinlikle o dönemdeyiz.

Halbuki saatin tik taklarına baktığım zaman her saniyesi aynı. Nasıl oluyor da bir saati çabucak bitiriyoruz. Uzun zaman bu konu üzerinde düşündüm ve gözümü bir açıp baktım ki yaş kemale ermiş.

Öyle bir koşturmacanın içine girmişiz ki sevdiklerimizi sadece mesai saatlerinin arasında arayabiliyoruz. Komşumu aylardır ziyaret etmediğimi hastalanıp ziyaret ettiğimde fark ettim.

Peki siz düşündünüz mü, vakit neden bu kadar hızlı geçiyor? Ben kendimce bir şeyler buldum ve buna sebep de teknolojiyi buldum. Kitap okuyorken, televizyon izliyorken ya da yemek yiyorken eline telefonu almaya gör.

Bir bildirim aldığımda ya da bir konu hakkında internete bir soru sorayım diye telefonu aldıktan sonra bırakana kadar geçen süreye şaşıp kalıyorum. 

O telefonu bıraktığımda bir bakıyorum ki en az bir saati tüketmişim de haberim yok. Üstelik bu geçen zamanda tam bir zaman katili olduğumu anlıyorum.

Kısacası ömrümüz boşa geçiyor. Akşam mesai çıkışı önümde takım elbiselerini giymiş, hızla yürüyen bir adamı fark ediyorum. Telefonunun hoparlörünü açmış telaşla annesiyle konuşuyordu.

Ancak maalesef ki bu konuşmada şefkat ve saygı hissedemedim. Duymak istemezdim ama duyduklarım da beni kendime getirdi desem yeridir. Ona bakınca ne kadar aynı olduğumuzu anladım.

“Anne ne oldu? Niye aradın beni? Çok vaktim yok niye çağırıyorsun beni? derken annesinin yanına gideceği için hiçte hoşnut olmadığını anlıyorum. Muhtemelen yine acil işleri var ve yardım isteyen annesinin kendisini gereksiz meşgul ettiğinden yakınıyor.

Bir an içim acıdı. O annenin yerinde olmak istemedim. Oysa anneler-babalar çocukları için iki eli kanda olsa koşmazlar mıydı? Hayatımdaki telaşlardan o kadar memnun ve bu duruma o kadar alışığım ki ailemi ihmal ettiğimin farkına bile varamıyorum.

Koşturduğumuz şeyler, geçimimizi sağlamak için mesaiye gitmek, arkadaşlarımızla toplantı planları ve kariyerimiz için ekstra faaliyetlerden oluşuyor.

Peki hayat bunun neresinde, anne-baba, kardeş, akraba ve manevi temizliğe ayırdığımız zaman bu koşturmanın neresinde?Yaşlandığımızda mı yoksa  onları kaybettiğimizde mi anlayacağız onlara ne kadar az zaman ayırdığımızı?

Bir arkadaşım, annesini kaybettiğinde bana şöyle dedi. “Anneni her gün ara oldu mu? Ben şimdi onu görmek veya sesini duymak için her gece rüyamda göreyim diye dua ederek yatıyorum. Rüyamızda görmek için dualar edeceğimiz sevdiklerimizin kıymetini yanımızdayken anlamıyor, hak ettikleri ilgi ve değeri gösteremiyoruz.

Biliyorum ki şu anda bir telaş içinde yaşayan insanlar, ebeveynlerinin yaşına gelince aynı ilgisizlikten şikayet edecekler. Bunu iliklerine kadar hissettiklerinde yanlarında kimsecikler olmayacak ve yaş ilerledikçe, elinizi tutmaya mahkum, elinizi tutmaya ihtiyacı olan evlatlarınız kendi ayakları üzerinde durup ellerinizi bıraktığında daha iyi anlayacaksınız.

İhtiyarlıktan kaynaklı değil aslında yalnızlık. Yalnızlığın ve ilgisizliğin sebebi artık ellerinize, desteğinize ihtiyacı olmadan hayatlarına dönmelerinden kaynaklı. Üzüldüm dedim ya o anneye.

Üzüldüm çünkü bir gün onun yaşına geldiğimde ben de aynı durumda olmaktan korktum. Oysa hızla geçen zaman bizi oraya bıraktığında çok geç olacak.

Vefayı kime, ne zaman göstereceğimizin kritiğini yapıp hayata öyle mi dalsak acaba? Oysa ne acıdır ki vefa en çok vefasızlık gösterene yapılıyor.

Bir gün gözleriniz yollara bile bakmayacak, bir gün telefon beklemekten vazgeçeceksiniz ve bir gün bütün umutlarınız yok olacak. Beklediğiniz, o sevdiğiniz hayatta olmayacak.

Devamında buluşmak üzere…

 

Editör: Sonay BİLGİ ARABACI

Genel Yayın Yönetmeni :Elif ÜNAL YILDIZ 

Yazarın Diğer Yazılarını Okudunuz mu?

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

 

Yorumlar (7)

  1. Demirci
    • 26/05/2024

    Gözlerim doldu o kadar içime işledi ki anlatamam😢😢😢

  2. Nigar KAYA
    • 26/05/2024

    Evet Damla Hanım maalesef 😞 kıymet bilmiyoruz...

  3. Nigar KAYA
    • 26/05/2024

    Katılıyorum Tayfun Bey. Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için 🙏🏻

  4. Nigar KAYA
    • 26/05/2024

    Çok teşekkür ederim Bekir Hocam. Evet kıyamet yakın o zaman....

  5. Tayfun
    • 26/05/2024

    Zamanında yaşanan her şey güzel.Vicdan azabı yaşamamalı gidenin ardından kimse .

  6. Damla
    • 26/05/2024

    Zamanında ve değerinde olmalı her şey.😌

  7. Bekir SEVİK
    • 26/05/2024

    Yılların ay gibi, ayların hafta gibi, haftaların gün gibi, günlerin saat gibi geçmeye başlaması kıyamet alameti derler. Allah sonumuzu hayır etsin. Kaleminize sağlık Nigar Hanım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nigar KAYA

Doğma büyüme Çankırılı olan Kaya, İlk Orta Lise eğitimini Çankırı'da gördü. Anadolu Üniversitesi Laborant ve Veterinerlik bölümünü bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Acil Afet Yönetimi Lisans bölümünü tamamladı. Halen Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde okumaktadır. Hemşire, hemşirelik mesleği yanında Yazar-Şair ve Editörlük yapıyor. Bir çocuk annesi olan Kaya'nın bir oğlu var ve Hukuk Fakültesi mezunu.