Vazgeçiş
- Yazar: Mustafa AĞCAN
- 18 Nisan 2024
- 112 kez okundu
Vazgeçiş
Evine doğru gidiyordu vazgeçti; yeni tanıştığı görme engelli kişiyi bir daha bulamam diye düşündü. Evine gitmekten vazgeçti. O da onların bulunduğu kaldırıma koşar adımlarla ilerledi. Kendisini tanıyan rehberin yanına sessizce geldi, sessizce otobüsü beklemeye başladı. Adı Ahmet olan rehber, takipçinin yanlarına geldiğini görünce hiç tepki vermedi.
Takipçi, pür dikkat görme engelliyi süzüyordu. Merak ettiği bir soru vardı, otobüs geldiğinde basamakları neye göre tespit edip çıkacak diye, düşündü. Daha önce olduğu gibi, arkadaşının kolundan tutuyor ve bir adım geriden geliyordu. Otobüs geldi.Biri önde, diğeri arkada otobüsün basamaklarını çıktı. Otobüsün içindeydiler, boş bir koltuk buldu ve “Otur,” dedi Ahmet, arkadaşına.
Ahmet ve görme engelli arkadaşı otobüse binip yerlerini bulduktan sonra takipçi de arkalarından sessizce içeri girdi. Ahmet arkadaşının koltuğa düz bir şekilde oturabilmesi için, kol hareketleriyle doğru bir konuma getirdi arkadaşını. O da, istifini bozmadan oturdu. Bu arada konuşmaya devam etti.
Takipçi, hemen karşılarındaki koltuğa oturdu. Otobüs hareket etmiş, yolcular yaprak gibi sallanmaya başlamışlardı.Otobüs hareket etmeye başladığında, Ahmet ve arkadaşı sohbetlerine kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. Takipçi ise gizlice onları dinlemeye çalışıyordu, fakat sonradan geldiği için konuştukları şeyleri tam olarak anlamıyordu.
Takipçi bir cama birde görme engelliye bakıyordu. Kendisini görmeyen adamın yerine koydu. Takipçi’nin hissettiği boşluk, görme engelli adamın dünyasının ne kadar farklı olduğunu anlamaya çalışıyordu.
“Otobüs hızlandıkça, etraflarından geçen dükkanları ve evleri görmeden ilerlemek nasıl bir duygu acaba?” Diye düşünmekten kendini alamadı. Gözlerini kapattı ve neler hissettiğini anlamaya çalıştı. Hissettiği tek şey, koca bir boşluktu.
Emin olduğu bir şey vardı ki, görme engelli bu boşluktan çok fazlasını hissediyordu. Birden, arkadaşının kulağına eğildi ve “Fırında ne güzel ekmekler var,” dedi. Takipçi bir an gizlendiğini unuttu. Neredeyse bağıracaktı, “Nereden gördün?” Diye.
Bu tavrı anlayan Ahmet, eliyle “Sus,” işareti yaptı ve burnunu işaret etti. Demek ki, kokuyu alınca, fırını görmüş gibi hissediyordu görme engelli…
Adını bilmediği bir durakta duran otobüsten, bu iki arkadaş, kol kola indiler. Son basamağı zıplayarak inmesi, takipçinin yüreğini hoplattı, ama bu sefer her hangi bir tepki işareti belli etmedi, çünkü gördüklerine artık şaşırmamayı öğrenmişti.
Mustafa AĞCAN
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ
Editör: Hakan DİNÇAY
Yazarın Diğer Yazılarına Göz Atın.
[…] VAZGEÇİŞ […]
Görmek için göze ihtiyaç yokmuş demek ki... Önemli olan bakmak değil görmek ... Bir görme engelli kadar görebiliyor muyuz acaba dünyayı...