Tevafuk Mu, Tesadüf Mü?
- Yazar: Elife AKGÜL
- 12 Şubat 2024
- 276 kez okundu
Bundan 10 yıl kadar önceydi. Yeğenim ve eniştem ile çarşıya çıktık. Alışveriş yapmak için köyden gelmişlerdi. Hep birlikte mağazaları gezdik. Eniştem takım elbise ve bir çift kundura satın aldı. Yeğenim ne aldı hatırlamıyorum. Bayağı gezdik dolaştık. Zaman ne çabuk geçti anlamadım. Gün ikindi vaktiydi. Yeğenim arkadaşına gitmek için bizden ayrıldı. Eniştem otobüs durağından otobüse binip köyüne döndü. Ben de evime dönmek için otobüs durağına geldim. Her zaman beklediğim durak değildi. Nasıl oldu anlamadım, ayaklarım beni oraya götürmüştü. Tam banka oturdum, “Allah Allah, bu duraktan binmeyecektim ki” dedim kendi kendime. Vardır bunda da bir hayır diye söylendim. Gayri ihtiyari arkamı dönüp baktım. Durak şeffaf camlar ile yapıldığı için arkadan geçenler görülüyordu. Duvarın dibinde yetmişli yaşlarını geçmiş yaşlı bir teyze ve engelli oğlu oturuyordu. Yaşını 35-40 tahmin ettiğim engelli genç durmadan ağlıyor, çırpınıyor ve huysuzlanıyordu. Annesi onu sakinleştirmeye çalışıyor ama başaramıyordu. Yerimden kalktım, cüzdanımdan çıkardığım bir miktar parayı engelli gencin şalvarının üstüne bıraktım. Teyze ağlamaya başladı.
“Ağlama teyze, bir ihtiyacın varsa alırsın.” dedim.
“Kızım ben dilenci değilim, 3 saatlik yoldan sabah geldik. Bu zamana kadar güneşin altında bekliyoruz. Benim kızla damat gelip alacaktı. Gelmediler. Ortada kaldık. Bu mazur çocuğu sakinleştiremedim.” dedi.
Kızının adını soyadını sordum, söyledi. Telefon numarası yokmuş. Oturdukları adresi sordum, biliyormuş ama yarım yamalak. Onlara su ile simit alıp bıraktım. Teyzenin söylediği Solcay Apartmanını aramaya başladım.
“Mavi Boncuk’ tan sapınca Solcay Apartmanı var. Kızım orada oturuyor.”
Koskoca şehirde samanlıkta iğne aramak gibi bir şeydi. Teyze daha önce Devlet Hastanesinde inileceğini, oradan yürüyerek kızına gidileceğini biliyor. Bütün bildiği bu kadar. Tam iki saat sokak sokak gezdim. Mavi Boncuk tuhafiye ve Solcay Apartmanını aradım. Mavi Boncuk tuhafiye var, öyle bir apartman yok. Sorduğum esnafların da bu konuda bir bilgisi yok.
Geri döndüm. Aynı yerde oturuyorlar. “Teyze öyle bir apartman yok, kimse de bilmiyor. Ben seni kızına götürmek için elimden geleni yapacağım. Bulamazsam evime götürüp bugün misafir edeceğim, yarın yine ararız. Eğer yine bulamazsak seni köyüne geri göndereceğim.” Telaştan ve gezmekten yorulmuşum. Bu sırada onların köyden getirdiği yükleri yeni fark ettim. Saman dolu kovada köy yumurtası, yoğurt, çökelek, peynir, zeytin yağı, zeytin, pestil, sebze, meyve ve bolca incir vardı. Uzun süre kalacak şekilde erzakla gelmişler. Daha çok üzüldüm durumlarına. Engelli genci teselli ettim. Ama kim bilir ne ihtiyacı vardı da ifade edemiyordu. Polisi aramak geldi aklıma. Aradım. Hemen geldiler, Doblo araca bütün eşyayı yüklediler. Bizde bindik. Devlet Hastanesinin acil servisinde bulunan polis noktasına götürdüler. Teyzeye sordular; kızının adı soyadı, damadının adı soyadı. Bilgisayardan hemen buldular. Damadı Devlet Hastanesinde temizlik görevlisi olarak çalışıyormuş. Kızı da bir hafta önce beyin cerrahisinde muayene olmuş. Oradan adresi buldular. Bizi tekrar arabaya bindirip kızının evine götürdüler. Benim dolaştığım yerlerden iki sokak aşağıdaymış. Apartmanın adı da Olcay imiş. Polisler bana siz gidebilirsiniz, dediler. “Onları biz kızına teslime ederiz.”
“Yok” dedim. “Teyzenin kızıyla tanışacağım.”
“Bunca saat neden güneşin altında bekletmiş annesiyle kardeşini, soracağım.”
Yükleri eve taşıdık. Tanışma görüşme faslından sonra biraz da hesap sorar gibi “Bunca saat neden beklettin misafirlerini, neden gelip almadın” dedim. Kızı biraz mahcup bir şekilde, “Köylümüz bize gelmişti, pazartesi günü annem kardeşimi de alıp gelsin diye haber gönderdim. Onlar yanlış anlatmış olacak ki bugün gelmişler. Benim haberim yok. Çok da şaşkınım.”
Kalkmak için müsaade istedim, bir kahve içmeden bırakmam dedi. Kahveyi içerken engelli gencin yeğenleriyle oynaması, mutluluğu görülmeye değerdi. Kadın sık sık “Kızım seni Allah gönderdi bize, Hızır mıydın, Allah razı olsun, darlık yüzü göstermesin sana” diye dua etti durdu. “Teyze, bu sabi oğlunun hizmetine gönderdi Allah beni.” Onlarla sohbet güzeldi. Kahve de.
Tekrar görüşmek üzere vedalaşıp evime geldim. Olan biteni anlattım aileme. Vicdan rahatlığıyla, kalp huzuruyla. Bütün bu yaşananlar tesadüf müydü, yoksa tevafuk mu?
Editör: Sonay BİLGİ ARABACI
Harika bir yazı, bir ara kızı önemsememiş diye çok üzüldüm neyse ki öyle değilmiş...
Kaleminize sağlık çok guzel