SENCER VE KATVAN BOZGUNU

SENCER VE KATVAN BOZGUNU

SENCER VE KATVAN BOZGUNU

Kıymetli Tarih Severler;

Bazı mağlubiyetler vardır ki ülkenin tökezlemesine ve yıkılma aşamasına girmesine sebep olmuştur. Bu mağlubiyetlerden birisi de Katvan Savaşıdır. Katvan Savaşı, Büyük Selçuklular ile Kara Hitaylar arasında 1141 yılında meydana gelmiş, bu savaşta Büyük Selçuklu Sultanı Sencer ilk yenilgisini almış ve devlet büyük bir sarsıntı yaşamıştır.

KARA HİTAYLAR

Anavatanı, Güney Mançurya olan Kara Hitaylar, Moğol asıllı Kitanlar’ın devamıdır. Orhun Yazıtlarında “doğudaki Türk düşmanı kavim” olarak ismi geçen Kara Hitaylar, ilk devletlerini Kuzey Çin ve Moğolistan’da kurdular. (926) Daha sonra batıya yönelip Uygurlar ve Karahanlılar ile temas kurdular. 1016 yılında Karahanlılar tarafından Balasagun da yenilgiye uğratıldılar. Karahanlılar onların ilerleyişini durdurmuştu. Moğolistan’da kurdukları iki yüzyıl devam eden imparatorlukları dağıldıktan sonra Kara Hitaylar, han soyundan gelen Yeh-lü Ta-şi yönetiminde batıya hareket edip Türkistan’a vardılar. (1121)

Doğu Karahanlılar bir süre sonra Karluk ve Kıpçaklar’a karşı Yeh-lü Ta-şi’den yardım istedi. Kara Hitaylar, Karahanlılar’a yardıma geldi. Fakat fırsatı kaçırmadılar. Hiçbir direniş görmeden Balasagun, Kaşgar, Beşbalık ve Hoten’i ele geçirdiler.

Yeh-lü Ta-şi, Gürhan unvanı ile Balasagun’u merkez yapıp devletini kurdu (1130). Böylece “doğudaki Türk düşmanı kavim” Türkler’le tekrar karşı karşıya geldi. Bu karşılaşma Kara Hitaylar’ın tarih sahnesinden çekilmesine kadar devam etti.

Bu devlete Çinliler Hsi Liao (Batı Liao), Türkler Hita demiştir. Yeni kurulan bu devleti daha önce Kuzey Çin de kurdukları devletten ayırt etmek için Kara Hitay adı verildi. Yeh-lü Ta-şi, daha önceki yurtları Kuzey Çin’e akınlar yaptı, ancak başarı kazanamadı. O da gözünü batıya dikti.  Hucend’de Batı Karahanlı Hakanı Mahmud Bin Muhammed’i yenen (Mayıs 1137) Yeh-lü Ta-şi, Maveraünnehir yönünde ilerleyişini sürdürdü.

KATVAN SAVAŞI

Bu tarihlerde Büyük Selçuklular’ın hükümdarı Sencer’di ve Büyük Selçuklular, doğu ve batıda en geniş sınırlara ulaşmışlar ve gücünün zirvesindeydi.

Doğu Karahanlılar Devleti, bir süre sonra Kara Hitaylar’ın hâkimiyeti altına girdi. Bu kez de yönünü batıya çeviren Kara Hitaylar, Karluklar’ın yardım talebi üzerine Batı Karahanlı Hakanı Mahmud Han’ın üzerine yürüdüler.

Hucend’deki savaşı Mahmud kaybetti. “Bu mağlubiyetten sonra bütün Maveraünnehir halkı Kara Hitaylar istilasını büyük bir korku içinde bekledi.” ( Köymen, İkinci İmparatorluk Devri, s. 326.)

İki Karahanlı Devleti’nin Kara Hitaylar karşısında güç kaybetmesi ve Maveraünnehir’in istilaya açık hâle gelmesi üzerine Sultan Sencer, Kara Hitaylar üzerine sefere karar verdi. Sultan, ardını sağlamlaştırma adına 1138 yılında Harzem seferine çıkarak Atsız’ı yenilgiye uğrattı.

 Harzem seferi sonrasında Horasan’a dönen Sencer, büyük seferin hazırlığına başladı. Sultan, tâbî devletlere ve valilerine davetler gönderdi. Selçuklu ülkesinin vali ve emirleri ordularıyla payitahta gelmeye başladı. Âlimler ve fakîhler de gelip Sencer’in muazzam ordusuna katıldılar. Gazne Sultanı Behramşah, Gurlu Emiri Seyfeddîn ve Mazenderan Emiri asker gönderirken Sistan Emiri Tâceddîn Ebu’l-Fazl, ordusunun başında bizzat Merv’e gelmişti. Sultan Sencer, yüz bin kişilik ordusuyla Maveraünnehir’e doğru yola çıktı. (Temmuz 1140)

Sultan Sencer, Ceyhun’u geçip Semerkant’a vardı. Batı Karahanlı Hakanı, ona Karluklar’ı şikâyet edince o, ordusuyla Karluklar üzerine yürüdü. Karluklar, Sencer’e sulh talebinde bulunup ona on beş bin deve, beş bin at, elli bin koyun vermek istediler, ancak bu fayda vermedi. Sultan’ın ordusu Karluklar’ı yenilgiye uğrattı. Karluklar da Kara Hitaylar’a sığınıp Gürhan’ı Sencer aleyhine kışkırttılar.

Karahitay Gürhanı Yeh-lü Ta-şi, Sultan Sencer’e bir mektup göndererek ondan, “Karlukları affetmesini” istedi. Sultan Sencer, bu mektuba öfkelendi. Gürhan’a sert bir mektup yazdırdı:

“Ey Gürhan! Suriye, Irak-ı Arab, Irak-ı Acem, Kirman, Fars, Sistan, Mazenderan, Harzem, Horasan, Kafkasya, Arran, Azerbaycan benim hükmüm altındadır. Ayrıca Batı Türkistan’ı yöneten Karahanlı Hakanı ile Hindistan’ı yöneten Gazne Sultanı da benim hükmümü kabul etmiştir.

Ordularım kalabalık, emirlerim maharetlidir. Tek bir sözüm ile Semerkant’tan Şam’a; Bağdat’tan Pencap’a kadar yüz binlerce asker cihad için orduma katılır. Âlemin en iyi okçuları, bizdedir. Onlar, oklarıyla bir kılı bile ikiye böler.

Pusat ve mızrak kullanmada askerlerim tecrübelidir. Ordularımı, kahraman emirler yönetir. Hal böyle iken bana nasihat etmen, garip karşılanmıştır. Şimdi seni hak din olan İslâm’a davet ediyorum.

Eğer kabul edersen, yönettiğin yerleri sana bırakır, senden buna mukabil her yıl vergi alırım. Ayrıca seninle dost olurum. Eğer kabul etmez isen üzerine ordular sevk eder, tahtını, tacını yerle yeksan ederim. Karar senindir!”  (Köymen, İkinci İmparatorluk Devri, s. 329.)

Sencer’in Veziri Tahir Bin Fahrü’l-Mülk, bu mektubun gönderilmemesini istemesine rağmen Sultan bu mektubu bir elçiyle Gürhan’a gönderdi.

“Bu mektup Gürhan’a okununca elçinin sakalının yolunmasını emretti, sonra elçiye bir iğne verip sakalının bir kılını ikiye ayırmasını teklif etti. Elçi bunu yapamayınca Gürhan, ‘Sen iğneyle bile bir kılı ikiye ayırmaktan acizsin, diğerleri kılı okla ikiye nasıl ayırabilir?’ dedi.” (Barthold, Türkistan, s. 348.)

Nihayetinde iki ordu Katvan ovasında karşılaştı (9 Eylül 1141). Sultan Sencer’in ordusu yüz bin civarında olup Karahanlılar onun yanındaydı. Ordusunun merkezinde bizzat Sencer, sağ cenahında büyük emirlerinden Kumaç, sol cenahta ise Sistan Emiri Ebu’l-Fazl Nasr vardı. Gürhan’ın ordusu da yaklaşık yüz bin civarındaydı. Bu ordunun otuz bini Karluk Türkleri’nden oluşmakta idi. Savaş çok şiddetli geçti. Selçuklu ordusu kısa süre içerisinde çembere alındı. Sistan Emiri Tâceddîn gibi bazı emirlerin kahramanca savaşmaları işe yaramadı. Sencer’in ordusu çekilmeye başladı. Dargam Nehri’ne doğru geri çekilen Selçuklu ordusunun on bini nehre düşüp boğuldu. Sultan’ın kaybı toplam otuz bin askerdi.

 Sultan Sencer’in sol cenahının komutanı Emir Tâceddîn Ebu’l-Fazl, hezimeti görünce Sencer’e, “Ey Hüdavend! Durma ve bekleme yeri ve zamanı değildir. Bu savaş meydanından çıkmak için gayret etmek gerekir.” (Mîrhând, Ravzatu’s-Safâ (Selçuklular), s. 185.) diyerek Sultan’ın çetrinin (Sultanların kullandığı bir tür şemsiye) altına kendisi geçip Sultan Sencer’in çekilmesine yardım etti.

Sultan üç yüz süvari ile kuşatmayı yardı, ancak yanında sadece on beş askeri kalan Sencer, çöle doğru at sürerek Tirmiz’e gitti. Eşi Terken Hatun, Emir Kumaç, fedâkâr Sistan Emiri Ebu’l-Fazl ve birçok komutanını da arkasında esir bıraktı. Pek çok komutanı ise şehit olmuştu.

SAVAŞIN SONUÇLARI

Terken Hatun beş yüz bin dinar, Emir Kumaç ise yüz bin dinar diyetle serbest bırakıldılar. Sistan Emiri Ebu’l-Fazl’ın kahramanlığını ve Sultan Sencer’e karşı sadâkatını gören Gürhan, onu diyetsiz serbest bıraktı.

Gürhan, savaş sonrasında doksan gün savaş meydanında kaldı. Sonrasında Maveraünnehir’de ilerleyerek Buhara ve Semerkant’ı ele geçirdi. Ancak Ceyhun’u geçip Selçuklu topraklarına girmeye cesaret edemedi. Belli ki zafer kazanmasına rağmen Sencer’in gücünden çekiniyordu.

Katvan bozgununu haber alan Harzemşah Atsız, hemen harekete geçti. Horasan’ı istilaya girişen Atsız, ilk olarak Serahs şehrini işgal etmiştir. (Ekim 1141) Atsız, bir direnişle karşılaşmamıştır. Kızıl Arslan Atsız, Serahs’tan sonra Sencer’in payitahtı Merv’e gelmiş ancak halk ona direnmiştir. Harzemşah, zorla da olsa Merv’e girmiştir. (21 Ekim 1141) O, direnenleri öldürtmüş, bazı din adamlarını ise beraberinde Harzem’e götürmüştür. Atsız, Merv’de Sultan Sencer’in devletinin hazinesine de el koymuştur.

Harzemşah Atsız, Kara Hitaylar’ın Gürhan’ı Yeh-lü Ta-şi’ye elçi gönderip ona bağlılık bildirdi. Otuz bin dinar tutarında vergi vermeyi kabul etti. Keza o, Kara Hitaylar’ın Harzem’i istilasından korkuyordu. Böylece Harzemşahlar, Büyük Selçuklu hâkimiyetinden çıkıp Kara Hitay hâkimiyetine girdi. Harzem ise istiladan kurtuldu. Kızıl Arslan Atsız, Selçuklu topraklarından Nişabur’u da ele geçirip Selçuklular’a Horasan’da büyük bir darbe vurdu. (Mayıs 1142) Atsız, bundan sonra Beyhak şehrine asker sevk ederek istilasına devam etmiştir. Atsız’ın bu başarısını, kendisinin saray şairlerinden Reşidüddîn Vatvat, bir dizesinde çok güzel ifade etmiştir: “Melik Atsız ülke tahtına oturunca Selçuklu devleti ve hanedanı son buldu.” (Cüveynî, Tarih-i Cihan Güşâ, s. 258.)

Atsız, Horasan’ı istila ederken Sencer, Tirmiz’deydi. O, burada dağılan ordusunu toplamak için uğraşıyordu. O, birkaç ay sonra Belh’e gitti. Sultan, bundan sonra payitahtı Merv’e dönmüştür. Atsız’ın valisi ve askerleri, o gelmeden Merv’i terk etti. Sultan, ayrıca Beyhak’da bulunan Harzemşah ordusuna karşı ordular sevk etti. Harzemşahlar, Beyhak’ı da terk etmek zorunda kaldılar. Sencer, Nişabur ve diğer Horasan şehirlerini iki yıllık bir çabanın ardından tekrar ele geçirmiştir. Kara Hitay yenilgisi Büyük Selçuklular’ın gücüne büyük bir darbe indirmiştir.

Muhabbetle…

Mustafa Cankurt

Editör: Ümmü Özçelik Er

Baş Editör: Murat Çatal 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız 

BİR ÖNCEKİ YAZIMI OKUDUNUZ MU?

HAÇLI ‘YA KARŞI ŞAM DİRENİŞİ 

 

Kaynakça:

Ahmet Bin Mahmud, Selçukname II, Tercüme Erdoğan Merçil, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1977.

Barthold, Vasiliy, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev. Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay. Ankara, 1990.

Bündârî, Zübtedü’n-Nusra, Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi, Çev. Kıvameddin Burslan, TTK Yayınevi, Ankara, 2016.

Cüveyni, Alaaddin Ata Melik, Tarih-i Cihanguşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1988, c. II.

Cüzcani, Minhac-ı Sirac, Tabakat-ı Nasıri Gazneliler, Selçuklular, Atabeylikler, Harzemşahlar,  Çev. Erkan Göksu, TTK Yayınları,  Ankara, 2015.

El Hüseynî, Şadruddin Ebu’l Hasan Ali Bin Nasır Bin Ali, Ahbârü’d Devlet-i Selçukiyye, Tercüme Necati Lügal, TTK Yayınları, Ankara, 1943.

Er-Râvendî, Muhammed B.Ali B. Süleyman, Râhat-üs-Sudûr ve Âyet-üs-Sürûr I-II, Çev. Ahmed Ateş, TTK Yayınları, Ankara, 2020.

Genç, Reşat, Karahanlı Devlet Teşkilatı, TTK Yay., Ankara, 2002.

İbnü’l Esir, El Kamil Fi’t-Tarih, c. Xl. trc.: Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yayınları, İstanbul, 2008.

Kafesoğlu, İbrahim, Harzemşahlar Devleti Tarihi, TTK, 2000.

Koca, Salim, Sultan Sencer ve Büyük Selçuklu Devletinin Çöküşten Önce Son Parlayışı, Oğuz-Türkmen Araştırmalar Dergisi, 2017.

Köymen, Mehmet Altay, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Cilt II, İkinci İmparatorluk Devri, TTK  Yay., Ankara, 1984.

Köymen, Mehmet Altay, Sencer, İslam Ansiklopedisi.

Mirhând, Muhammed B. Havendşah B. Mahmud, Ravzatu’s Safa Tabaka-i Selçukiyye, Çev. Erkan Göksu, TTK Yayınları, 2018.

Özaydın, Abdülkerim, Sencer, TDV İslam Ansiklopedisi.

Piyadeoğlu, Cihan, Büyük Selçuklular-Yeni Bir Devrin Başlangıcı, Kronik Yayınları, İstanbul, 2020.

Taşağıl, Ahmet, Karahitaylar, TDV İslam Ansiklopedisi.

https://islamansiklopedisi.org.tr/karahitaylar

https://islamansiklopedisi.org.tr/sencer

https://fisildayankalemler.org/hacli-seferinde-sam-direnisi/

https://fisildayankalemler.org/harzemsahin-parvan-zaferi/

Yorumlar (1)

    • 9/08/2024

    👌⭐

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.