Pompei’nin Yok Oluşu

Pompei’nin Yok Oluşu

    MS. 79 yılında Roma İmparatorluğuna bağlı olan ve bugün İtalya’nın kıyı kesimlerinde kalan zenginlik ve hareketli bir yaşamın sürüldüğü , tarım ve denizcilik ticaretinde ürünün bol olduğu bir şehirdi. 

    Şehirde denizcilerin ve yolcuların vakit geçirebileceği yüzden fazla meyhane ve han olsa da fırıncılık  mesleği en çok tercih edilen bir meslekti. Pompei halkının zevkine düşkün olduğu düşünülüyor. Halk hamamlarında da bu durum aynıydı. Dünya’nın en zenginlerinin yaşadığı şehir olan Pompei, görkemli yapılarında ve en güzel kadınlarının bulunduğu, kentin amfi tiyatrosunda gladyatörlerin birbiri ile ve yırtıcı hayvanlar ile ölüm kalım mücadelesi vererek eğlendikleri yerdi.

Kentin bazı noktalarında bulunan lokantalarda, oyuk taşların bulunduğu tezgahın alt kısmında odun ile ısıtma sağlanarak yemeklerin sıcaklığının sürekliliğinin sağlanması amaçlanırdı. 

  Pompei antik kentinde günümüzde hala ayakta duran genel evin içindeki görsellerde erkeklerin sadece karşı cinse değil kendi cinslerine de ilgi duymalarını gözler önüne seriyor.

     Pompei’de tapınaklar dindar Romalılar ile doluydu. Bu nedenle Romalılar sadece Tanrı’ya inanmakla kalmayıp kara büyü ile de ilgilenirler. Öfkeli oldukları kişilere, iyiliğini istemediği insanlara olmasını istedikleri kötülüğü kurşun tablet üzerine yazmışlar. Yapılan kazılarda lanet tableti bulunmuş ve üzerindeki yazı şu şekildedir;

“Pilemation, Postilius’un kölesi: Onun yüzünü, saçlarını, aklını, nefesini, hayati organlarını cehennem tanrılarına adıyorum. Böylece ona sahip olamayacaksın. Adam ondan kız da adamdan nefret etsin! Testisleri hiçbir işe yaramasın ki kızın içi hep boş kalsın”

   Tarihi kayıtlar şehrin yok olmasından önceki hali için ahlaksızlığın bol olduğu, varlığın şımarttığı bir toplum olarak bildiriyor.

 Pompei şehri Vezüv yanardağının 8 km yakınında bulunuyordu. 24 Ekim 79 tarihinde saat 08.00’de yanardağın hareketlenmeye başlaması nedeniyle kısa süreli ve giderek şiddetini arttıran depremler meydana geldi. Bazı yapıların yıkılması sonucu halkın bir kısmı şehri terketmeye başlasa da bazı zengin kesim, kölelerini de zorlayarak şehirde kalmaya devam etmişler. Saat 09.00’da ilk patlamanın ardından halkın aldırış etmemesi sürerken bazı insanlarda bu durum farklıydı. Şehri terketmeye başlamışlardı. Saat 12.00 civarında ikinci kez ve daha şiddetli patlamasının ardından yanardağ lav, kül ve taş yığını  fışkırtmaya başlar. Patlamanın etkisi ile evlerin çatısı uçarak gökyüzü siyah dumana bulanmış ve gökyüzünden lavlar, ateşler ve taşlar daha iri ve sert bir şekilde düşmeye başlamıştır. İnsanlar korkudan evlerine sığınmış ve çoğu kişi çatıların düşmesi sonucu ölmüştür. Yakıcı gaz bulutları giderek büyüyen 350 santigrat derecede ateş bulutu 100 km hız ile şehri sararak hayatta kalan son kişilerinde ölmesine neden oldu. 

    Günümüze kadar taş şeklinde gözüken çocuğu ile oynayan, uyuyan, yemek yiyen insanlar son anları ile bugünümüze ulaşmışlardır. Kül yağmurunun ardından şehir yer altına gömülmüş arkeolojik kazılarda tekrardan gün yüzüne çıkmıştır.

 İnsanların taşlaşmasının sebebi 1800’lü yılların sonunda Pompei kazılarını yürüten kişilerin cesetlerin pozisyonlarını bozmadan çıkarmak için açtıkları deliklerden alçı dökmüş olmalarından kaynaklanıyor.

 

Editör: Elif Ünal YILDIZ

 

Yorumlar (3)

  1. Gizem
    • 18/01/2024

    Romalıları anlamak zor ama garip inanış, yönelim tarzları var sanki detaya indikten başka detay başka başka değişik yönler... İlginç ama araştırılmaya değer yönleri var kesinlikle.

  2. Yıldız Tek Gamlı
    • 18/01/2024

    Pompei ne kadar travmatik bir olay olsa da tarihçilere arkeologlara anlık tarihi gösteren tarihle yaşayan şehir Kaleminize sağlık

  3. Mehmet Ünal
    • 14/01/2024

    İlğinç kalemine yüreğine sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elif Ünal Yıldız

fisildayankalemler.org online gazetesinin Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmenidir.Aynı zamanda Fısıldayan Kalemler Yazarlık Atölyesi Kapsamında Yazarlık Eğitimi vermektedir. Makale ve köşe yazarlığı yapmaktadır ve Alaska yayınlarında Yayın koordinatörüdür. 1986 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Ankara'da ikamet etmektedir.. Kamu Yönetimi mezunudur.. UMUDA YOLCULUK adında 2. Baskı yayında olan bir roman kitabı vardır. Şuanda ikinci romanına hazırlanmaktadır.