NEZAKET VE İNCELİK
- Yazar: Nigar KAYA
- 16 Şubat 2025
- 4 kez okundu

NEZAKET VE İNCELİK
Nezaket, incelik diye diye yetiştirildik. Fakat ne hikmetse bize fayda sağlayacağı yerde insanların istisnasız zorbalığına maruz kaldık.
Elbette doğru olan bizim yetiştirilme tarzımızdı. Ancak herkes bu şekilde yetiştirilmeyecekti. Hepsine uyamasak da elimizden geldiğince bu has özelliklere uymaya çalıştık ama tamamlayamadık sanırım.
Fark ettiğim kadarıyla ince düşünceli insanlar, karşısındakilerden de incelik bekliyor. Beklediğini bulamayınca da kalbi kırılıyor ve hayal kırıklığına uğruyor.
Belki nezaketi ve inceliği biz her şeye evet denilecek gibi algıladığımızdan olsa gerek, iyi niyetimiz canımızı çok yaktı. İşin kötü yanı da ince düşünmeyenler sizi ince düşüncelerimizden dolayı suçlar oldu. “Aman sen de ne kadar ince düşünüyorsun. Böyle olmaz ki ama herkes senin gibi düşünemez ki.”
Halbuki incelik sandığımız aslında etik olan, uyulması gereken bazı hassas düşüncelerdi. Başkasının hakkına girme. Başkalarını aşağılama, birini başkalarının içinde bozma, teşekkür et, özür dile ve önemse. Aslında bu kadar basit her şey.
Bu başlığı açmamım sebepleri var. Örneğin ince, hassas olduğu için dışlananlardan bahsetmek istiyorum. Mesela hep birlikte arkadaşlarınızla yemeğe, çaya ya da tatile gittiniz. Hoş sohbet, kahve, çay derken gün bitti. Arkadaşlarınızdan biri bütün hesabı ödemek istedi ve bu teklif herkesin işine geldi.
Bence gelmemeli. Neden tüm hesabı sırf ince düşünüyor diye onun üzerine yükleyesiniz ki? Kişi nezaket gereği ya da ev sahibi olduğu için ödeme inceliğini gösterdi diye yüklenmek gerekir mi?
İçlerinden biri de dedi ki hayır olmaz, Alman usulü olsun. Benim hesabımı ben öderim dedi diye tepki aldığını düşünebiliyor musunuz? Halbuki o “Hayır ben tüm hesabı öderim” demeliydi.
Sırf öyle demediği için para göz oldu. Oysa herkesin hesabını arkadaşları ödeyecekti şimdi hepsi ödemek zorunda kalacak. Kimse değil, hesaptan kaçanlar değil, sadece Alman usulü olsun diyen oldu. Neden? Nedeni şu; başka zaman da onlar öderdi.
Oysa o kişi belki her oturmada belki çay içecek neden içmediği cappuccino hesabını ödesin ki? Herkes ödeyeceği kadar sipariş veriyor zaten. Belki o gün sadece çay parası ödeyecek kadar parası var.
Bu bir nezaket kuralıdır zaten başka birisi ısmarlıyorsa fiyatı en uygun olan sipariş verilir. Ödemek istemediğinde neden fesatlıkla suçluyorsunuz? Oysa karşı tarafı kendin gibi düşünsen onu fesatlıkla suçlamak zorunda kalmazdın ya da karşındaki kişi hakkını savundu diye fesat ya da para gözlülükle suçlanmazdı.
Başka bir örnek vermek gerekirse; komşunuz ya da iş arkadaşınızla samimi ilişkileriniz var diyelim. Öğle arası küçük bir alışveriş yapacaksınız ve üst üste sipariş vermeye başladılar.
Kırmak istemediniz peki dediniz ama alacakların o kadar fazla oldu ki yorgunluktan perişan oldunuz ve bir daha sipariş almak istemediniz. Üstelik ödemeyi döndüğünde yapacakları için ödemeyen, sonra öderim diyen arkadaşların unuttu ya da bilerek üstüne yatanlar yüzünden hesap size çok ağır geldi.
Gel zaman git zaman aynı şekilde çarşıya gideceksin ve bu defa siparişleri kabul etmedin diye vicdansızlıkla hatta fesatlıkla suçlanabilirsiniz.
Oysa onlar sana iş yüklemek yerine veya ,alacağı ürünün ücretini peşin ödeme yapsalar senin nezaketini kötülük fesatlıkla karalamayacaklardı. Sırf yardım sever, iyi niyetli ya da açık gönüllü ve dürüst olduğunuz için, sizin gibi ince düşünmedikleri için fesatlık etiketine maruz kalıyorsunuz.
Kısacası herkes ince düşünsün, insanlara yük olmasın, yapabileceği işleri başkasına yükleyip sonra da aman çok fesatsın deyip kenara çekilmesin.
Alıyorsanız taşıyın, ödeyin, zaman ayırmıyorsanız kimseden zaman istemeyin. Sırf başkalarının nezaketsizliği yüzünden hassas insanlara yüklenmeyin ve hatta kısacası şu; yapmak istemediklerinizi yapıp iyiliği kötülüğe çevirmeyin. Artık “Hayır” demeyi öğrenin.
Nigar KAYA
Yazarın Diğer Yazılarını Okumak İster misiniz?
SAMİMİYET-LAUBALİK-SAYGISIZLIK