Küreselleşen Dünya Ve İnsanlık

Küreselleşen Dünya Ve İnsanlık

Sevgili okurlar bugünkü yazımda sizlerle nicelik ve nitelik olarak gittikçe çoğalan türümüzün ortaklaşan sorunları üzerine sohbet etmek istiyorum.
Çok sayıda küçük grup ve kültürler oluşturarak yaşam yolculuğuna başlayan türümüz ticareti geliştirmesi, imparatorluklar kurma becerisini göstermesi ve tek tanrılı dinleri geliştirmesi ve bilginin dolaşımının kolaylaşması sayesinde gittikçe az sayıda kollektif kültürlere evrilerek bu günlere gelmiş bulunuyor.
Avcı toplayıcı dönemdeki az olan dünya nüfusuna göre var olan binlerce farklı topluluk ve kültürden günümüzdeki toplamda iki yüz dolayında devlete evrilmesi on bin yılı aşkın sürecin ürünü ve sonucudur.
Para ( ticaret), tek tanrılı dinler ve büyük imparatorluklar, bilimlerin gelişimi ve bilginin dolaşımı insanlığın gittikçe tek bir kollektif uygarlığa doğru dönüşümüne yol açarken sorunlarda da bir ortaklaşmaya insanlığı mecbur etmiştir.
Uluslararası’ndaki iç içe geçen çıkar ilişkileri, sermayenin serbest dolaşımının ekonomileri birbirine bağlı hale getirmesi, kurulan askeri paktlar ve sınır dışı yatırımlar, dış ve iç sermayelerin kurduğu ortaklıklar bağımsız ulusal pazarları ortadan kaldırmıştır.
Rahatlıkla söyleyebiliriz ki dünyamızda iki yüzü bulan irili ufaklı devletler olmasına rağmen bağımsız hiçbir devlet yoktur.


Bu şu anlama gelir; hiçbir devlet ve ulusun kaderi artık özgün ve bağımsız değildir.
Mesela küresel ısınma insanlığın güncel temel sorunudur. Gezegenimizin ısınması, ekolojik bozulma ve çevre krizi, buzulların erimesi ve atmosferin kirlenerek bileşiminin bozulması ve biyoçeşitliliğin yaşamını tehdit etmesi sorunu tek başına bir ulusun sorunu olmadığı gibi tek başına hiçbir devlet ve ulus da bu sorunun üstesinden gelemez ve bu durum herkesi tehdit eden küresel bir sorundur.


Aynı şekilde farklı toplumların kurduğu devlet ve düzenlerin birbiri ile rekabetinin ve yayılmacı emellerinin sonucu olarak ortaya çıkan nükleer silahların  biyolojik ve kimyasal silahların varlığının oluşturduğu tehdit yine tüm insanlığın ortak bir sorunudur ve herkes bu silahların kullanılması tehlikesi ve tehdidi ile karşı karşıyadır. Bu sorunun çözümü ve bu tehdidin ortadan kalkmasının üstesinden hiçbir ulus ve devlet tek başına gelemez. Ortak ve kollektif bir çaba olmaksızın bu sorun çözülemez ve ortadan kaldırılamaz.
Öte yandan katlanarak büyüyen dünya nüfusu ve bu nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması için devletlerin sürekli ekonomik büyümeye duyduğu ihtiyaç ve bu ihtiyacı karşılamak için içine girilen teknolojik yarış ve üretimi artırma çabalarının yarattığı dünyayı kirleten ve yaşamı doğrudan tehdit eden sonuçları vb. sorunlar insanlığın geleceğini- kaderini ortak hale getirmiştir.
Son olarak genetik-biyomühendislik alanındaki yürüyüş ve yapay zeka alanındaki teknolojilerin gelişimi, türümüzü daha büyük bir tehlike ve tehdit ile karşı karşıya getirmiş bulunuyor.
Sevgili okurlar dikkat edilirse hiçbir ulus ve hiçbir birey bu sorunların yarattığı tehdidin kapsam alanı dışında değildir.
Yani hiçbir ulus ve birey bunlar beni ilgilendirmez diyemez. Çünkü bu sorunların muhatabı tüm insanlığın yaşamı ile doğrudan alakalıdır.
Bu sorunlar herkes için ve tüm dünya uygarlığı için hayat- memat meselesidir.
İnsan soyu ekonomide, bilimde, teknolojide, iletişim ve ulaşımda ilerledikçe iç içe geçişte o oranda artmakta, insanlığın sorunlarının örüntüsü daha da sıkılaşmaktadır.
Pekin’de ortaya çıkan bir virüs tüm insanlığı ev yaşamına zorlamakta, New York borsasındaki bir dalgalanma tüm dünyada anında etki ve tepkiye yol açmakta, bir emperyal gücün nükleer silah kullanma tehdidi tüm insanlığı tedirgin ederken ekonomik ve sosyal yaşamını da değişime uğratmakta ve demoralize etmektedir.
Hiçbir ülke ve devlet bağımsız değildir derken hayali bir şeyden söz etmiyoruz. Tamamen nesnel ve somut bir olgudan söz ediyoruz.

Sevgili okurlar türümüzün yaşam güvenliği ve geleceğe ilişkin yaşam garantisi hiçbir zaman bu denli tehdit ve tehlike ile karşılaşmış değildir. Avcı toplayıcı dönemdeki insanlık ya da tarım dönemi insanlığı günümüz insanlığı ile karşılaştırılıp bir mukayeseye gidildiğinde günümüz insanlığının gelecek konusunda daha çok şansız olduğu apaçık söylenebilir.
İnsanlığı tehdit eden sorunların çözümü insanlığın sorunlarının bilincinde olan iktidarların tüm dünyada oluşması ile mümkün olabilir ancak.
Ne yazık ki bu seçenek ufukta bile pek görünmemektedir.
Bir dahaki yazıda buluşmak dileğiyle.

Doğan Karaağaç
13 Şubat 2024

Editör:Nigar KAYA 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 14/02/2024

    Hocam tüm insanların fark etmediği sadece tek bir dünyanın var olduğu gerçeği... Dünya bizsiz kendini yenileyebilir ama biz dünya olmadan var olamayız ki teknolojimiz hala var olan dünyayı korumak değil yok etmek üzerine kurulu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doğan KARAAĞAÇ

1963 yılında Diyarbakır'a bağlı Çermik İlçesinin Ekrek (Köksal) köyünde çiftçi bir ailenin onuncu çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Çermik'te, sağlık kolejini Van'da okudu. Toplumcu- gerçekçi çizgide yazan yazarın; O Dağ Yürekli (2011 yılında) Sewat (2012 yılında) adlı şiir kitapları yayınlandı. Cendere adlı ilk romanı Ağustos 2020'de Cendere 2 adlı romanı 2021'de Alan yayıncılıktan çıktı. Cendere 3 adlı roman yazımını sürdüren yazarın Nisan 2023'te sağlıklı topluma giden yolu ve yeni bir yaşam modelinin önerisini ve insan doğasına dair yeni tezlerini de içeren İNSAN DOĞASI VE BÜYÜK ÜTOPYA adlı kitabı Alan yayıncılık tarafından yayınlandı. İNSAN DOĞASI VE KAOSTAN ÇIKIŞ adlı yeni bir çalışmayı sürdüren yazar, DİLSİZ DÜNYA adlı bu çalışması ile insanlık ailesinde doğru bir hayvan sevgisini yaratmayı amaçlamış ve doğru yaklaşımı tanımlamaya çalışmıştır. Türkiye PEN üyesi olan yazar iki çocuk babasıdır.