Kendimi Sevmem Gerektiğini Söylediler, Ama Tanımıyordum Ki

Kendimi Sevmem Gerektiğini Söylediler, Ama Tanımıyordum Ki

Kendimi Sevmem Gerektiğini Söylediler, Ama Tanımıyordum Ki

Kendimi sevmem gerekiyormuş. Bunu bana ilk kim söyledi bilmiyorum. Muhtemelen beni hayatı boyunca yanlış anlayan biriydi. Çünkü beni tanıyan biri bilir: Ben çocukken hep baş belasıydım.

Öyle sakin, kenarda oturanlardan değildim. Sesim gürdü, aklım netti, fikrim hep vardı. Ama bu ülkede çocuklardan beklenen tek şey: susmaktı. Ben susmadım. Ve “sorun” oldum.

Beni sevmek kolay değildi çünkü eğilip bükülmüyordum. Kimseye eyvallahım yoktu. Öyle olunca da her itirazım, her yüksek sesim “saygısızlık” olarak etiketlendi. Ben sadece kendimi koruyordum. Ama herkes “bu çocuk neden bu kadar zor?” diye yakınıyordu. Kimse “biz neden bu kadar baskıcıyız?” diye sormadı.

İşte tam bu ortamda büyüdüm. Ve sonra biri çıktı, “kendini sevmen gerek” dedi. Böylece içimdeki en büyük kırılma noktası oluştu: Kendimi sevmem gerekiyordu ama ben kendimi tanımıyordu

Çünkü o “ben”, bana ait biri değildi. Ailemin bana biçtiği rol müydü ben? Yoksa öğretmenlerin “çok zeki ama sabırsız” dediği çocuk muydum? Yoksa herkesin “biraz daha uslu olsaydı çok sevilecekti” diye bahsettiği versiyon mu?

Yıllarca “fazla” oldum. Fazla konuşan, fazla düşünen, fazla hisseden. Ama kimse çıkıp da “sen tam da böyle olduğun için güzelsin” demedi. Hep törpülendim. Ve bir gün kendime baktığımda, sadece bir kabuk kalmıştı. İçinde kimse yoktu.

Sonra iç sesim de gitgide azaldı. Yalnız kaldığımda içimden bir şeyler söylemek istedim ama… Yankı olmadı. Çünkü içimde biri konuşmayı bırakmıştı. Yıllarca dinlenmediği için, bir köşeye çekilmiş ve susmuştu. Ben artık kendi içime seslenemiyordum. Kendi içimden geçemiyordum. Ve kendimi sevmem gerekiyordu…

Ama neyi seveceğimi bilmiyordum. Çünkü o sevilecek şey, başkalarının beni şekillendirerek bıraktığı şeydi. Sevilecek bir “ben” varsa bile, bana ait değildi.

Ve belki de kırılma burada oldu. Kendime öfke duymuyorum artık. Ama kendime ulaşamayışıma üzülüyorum. Sesimi kısmak zorunda kalışlarıma, bağırdığımda “ayıp” denmesine, sustukça alkış almama…

Kendini sev demek kolay. Ama o sevgiyi parçalamış insanların hâlâ hayatının içinde olması zordur. Ve en kötüsü… O insanların bazıları seni hâlâ çok sevdiğini sanır.

Ben şimdi o çocuğa dönüp bakıyorum. O baş belasına. Ve ona şunu söylüyorum: “Sen haklıydın.” Ne zaman sustun, o zaman eksildin. Şimdi yeniden konuşmaya çalışıyorsun ve sesin çatlıyor. Ama olsun. Ben buradayım. İlk kez senin tarafındayım.

Ve bir gün, gerçekten kendimi sevmeyi becerebilirsem, bu o çocuğun sayesinde olacak. Kimseye eyvallah etmeyen, ağlarken bile bağırabilen o çocuğun…

Genel yayın yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (1)

  1. Seni sen olduğun için seviyorum ❤️😘

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şeyma Saltık

Şeyma Saltık, 2000 yılında Bursa’da doğdu. Radyo, Televizyon ve Sinema eğitimi aldı. Yazılarını çoğunlukla içsel hesaplaşmalar, kadın kimliği ve toplumsal baskılar üzerine kurar. Kurmaca ve deneme türlerinde üretmeyi sürdüren Saltık, gündelik hayattaki görünmeyen duyguları kelimelere taşımayı, bireysel olanla toplumsal olan arasında bir köprü kurmayı amaçlar.