Kaldığın Yerden Devam Edebilmek

Kaldığın Yerden Devam Edebilmek

 

İnsan bazen hatıraların sıcaklığına sığınmak ister.

Bir şarkının ilk notasında, bir sokağın kokusunda, bir tanıdık bakışta “orada” olduğunu zanneder.
Ama hayır…
Ne sen eski sensin, ne de anılar. Her şey değişir, bazen bu o kadar usulca olur ki farkına bile varamazsın.
Bir bakmışsın, aynı kapıdan girmişsin ama içerisi bambaşka kokuyor.
Aynı sandalye, aynı koltuk; ama oturduğunda, boşluk başka bir yerinden vuruyor içini.

İnsan, bıraktığı yere geri dönerken yaşadığı o garip hüzün, kaybetmenin değil; dönüşü olmayanı anlamanın hüznüdür.
Bir zamanlar ait olduğun yer, sana artık ev sahipliği yapmaz.
Çünkü ev dediğin, sadece dört duvar değil; zamandır, anıdır, kalptir.
Ve zaman, duvarları eskittiği gibi, hisleri de aşındırır.

İşte o yüzden, kaldığın yerden devam etmek gibi bir lüksün yoktur.
Çünkü her “bırakış”, biraz kaybediştir.
Her “dönüş”, biraz yabancılaşmadır.

Tam bu noktada, uzak bir dağ köyünde, ateşin başında oturan yaşlı bir şaman dedesi gelir gözünün önüne.
Saçları kül gibi, sesi yüzyılların tortusunu taşır.
Şöyle başlar konuşmasına: “İnsan, ruhunun göçebe yanını unutur. Sanır ki, bir kere kök saldı mı, hep orada kalacak. Oysa zaman, toprağı çatlatır; eski kök tutmaz. Dönmek istersin. Aynı patikadan yürür, aynı ağaca yaslanırsın. Ama ağaç seni tanımaz artık. Sen de onu tanımazsın, büyümüştür… Bil ki evlat, su bir kez aktı mı, aynı yatağa bir daha sığmaz. O yüzden, kaldığın yerden değil… Olduğun yerden başla. Çünkü ruh, yürüdüğü yolda yenilenir.”

Bazen de bu yüzden tutunmaya çalışırız geçmişe farkında olmadan.
Çünkü biliriz ki, yaşadığımız en saf anlar, geriye dönmek için değil; içimizde taşımak için vardır.
Kendimizi kandırmak isteriz: “Kaldığım yerden devam ederim,” diye.
Ama olmaz… Olsa bile, eski sıcaklığıyla değil; kırılmış, eksilmiş, değişmiş haliyle olur.

 Büyümek, belki de en çok budur:
Arkanda kalanlara sessizce el sallayıp, yürümeye devam etmek.
Bıraktıklarının yasını tutmadan, onlara minnetle bakıp yol almak.
Çünkü hayat, geriye dönmeyi bilmez. Hayat ileri akar, çağlayan gibi.
Bizim de yapabileceğimiz tek eylem, değişen sulara ayak uydurup kendi. yolumuzu cesurca çizmektir.

Geçmiş, gidilen bir yer değil; taşınan bir yüktür.

Şadan Köse

Bu yazının bütünü yazarına aittir

Sevgi Girdabında Kaybolanlar

 

Yorumlar (1)

  1. Tüm göçebe ruhlara ...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şadan Köse

Yazar Şadan Köse Mersin Mut İlçesi Alaçam Mah. doğdu. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Astsubay ve Anestezi Teknikeri olarak görev yaptı. Türkiye’nin birçok yerinde ve Kıbrıs da görev yaptı. Yaşadığı bu şehirler, özellikle Kıbrıs edebiyat adına kendisi için çok verimli olduğunu söylüyor Günlük, haftalık yerel ve ulusal gazetelerde makaleleri yayınlandı, Maki, 4Mevsim ve Truva Edebiyat gibi dergilerinde şiir ve öyküleri yayınlandı. Edebiyat dünyasına Mavi Kuş Medya yayınları okuyucularının oylarıyla en iyi çıkış yapan Fantastik edebiyat ödülü ile değer katmıştır. Halen Mersin Yazarlar Derneği yönetim kurulu, İçel Sanat Kulübü ve ADD yesi dir. Kelimelerle düş kuran, hayalle gerçeğin sınırında yürüyen bir yazar: Şadan Köse. Satırlarında zaman bükülür, duygular sessizce dile gelir. Yayınlanmış Eserleri 1-YİĞİT adlı şiir kitabını. 2- HOŞGÖRÜNÜN ADRESİ adlı araştırma kitabını. 3- AŞK ONA UĞRAMADI adlı şiir kitabını. 4- BİR HAYAT BÖYLE GEÇTİ adlı öykü kitabını. 5- AŞKIN KÖR NOKTASI adlı romanı. 6- SENDE HÜZÜN OLMAMALI adlı şiir kitabını. 7- YOL ARKADAŞIN adlı romanını. 8- TELEPATYA UYGARLIĞI adlı fantastik öykü kitabını. 9- ÖMRÜM OLDUKÇA adlı öykü kitabını. 10- HOŞÇA KAL adlı Şiir kitabını. 11- HORUS’UN GÖZÜ Mistik öykü kitabı. 12- Bir Yürek Kaç Bedende Yaşar Roman