HEPİMİZ ARKADAŞIZ

HEPİMİZ ARKADAŞIZ

HEPİMİZ ARKADAŞIZ

Hepimiz Arkadaşız… Boncuk Fare yalnız ve mutsuz bir şekilde sokakta dolaşıyordu. “Neden bütün kardeşlerimin gri tüyleri var da benim tüylerim bembeyaz?” diye kendi kendine sordu.

Ne zaman kardeşleriyle oyun oynamak istese, onlara benzemiyor diye oyun oynamıyorlardı. Hatta sen bizden değilsin, diye alay ediyorlar, onunla aynı odada bile kalmıyorlardı. Farklı olmak kötü bir şey miydi?

Üzgün üzgün düşünürken bir çift gözün onu izlediğini fark etti, bu yavru bir kediydi. Annesi kedilerden uzak durması gerektiğini söylemişti.

Korkuyla çığlık attı, hemen oradan kaçmalıydı. Dur! Kaçma! Sana zarar vermem, dedi yavru kedi. Boncuk Fare çok inanmasa da yavru kediyi dinlemeye karar verdi.

“Ben Mila, arkadaş olalım mı?” dedi, yavru kedi.

“Kediler farelere zarar verir, annem sizden uzak durmamı istedi,” dedi Boncuk Fare.

“Zaten kimse benimle arkadaş olmak istemiyor,” diye ağlamaya başladı Mila Kedi.

Boncuk Fare şaşırmıştı, ne yapacağını bilemedi.

“Neden arkadaşın yok, siz kedilerin bir sürü arkadaşı olur,” dedi Boncuk Fare.

Hemen güvenmek istemiyordu. Aslında o da bir arkadaşı olsun istiyordu.

“Sen benim gibi bir kedi gördün mü hiç? Tüm kedilerin yumuşacık tüyleri olur, benim tüyüm yok. Üstelik kulaklarım da diğer kedilerden büyük! Bu yüzden kediler beni aralarına almıyorlar, yalnız kaldım,” dedi Mila Kedi.

Boncuk Fare kendi üzüntüsünden bunu fark etmemişti. Gerçekten Mila Kedi’nin tüyleri yoktu. Sokakta hiç tüysüz bir kedi görmemişti. Yine de masmavi gözleri, uzun kulaklarıyla çok sevimliydi.

“Seni anlıyorum. Benim tüylerim beyaz, tüm kardeşlerimin ve arkadaşlarımın gri. Saklambaç oynarken hemen beyaz tüylerimi görüyorlar. Bu yüzden benimle oynamıyorlar. Birlikte oyun oynayabiliriz,” dedi.

Bu arada köşedeki karton kutuların arasından bir tüy yumağı fırladı. İki arkadaş korkuyla geriye sıçradılar. Minik bir köpekti. Ayakları diğer köpeklere göre kısaydı, upuzun bir burnu vardı.

“Merhaba ben Bıcır. Kartonun arkasından sizi dinliyordum. Ayaklarım kısa olduğu için diğer köpekler gibi kovalama oyunu oynayamıyorum. Ben de sizinle oyun oynayabilir miyim?” diye sordu Bıcır.

“Elbette,” diye cevap verdiler Boncuk Fare ve Mila Kedi.

Üç arkadaş oynamak için parka gittiler. Kendilerine oyun yeri olarak ağaçların bol olduğu yeri seçtiler. Tam oyuna başlayacaklardı ki toprağın hareket ettiğini gördüler. Kocaman bir gözlükle onlara bakan bir köstebek gördüler.

“Merhabalar! ben Cesur,” dedi köstebek.

Üç arkadaş şaşkın şaşkın köstebeğe baktılar.

“Şaşırdığınızı biliyorum. Köstebekler yerin altında görmeye ihtiyaç duymazlar. Titreşimleri takip ederek yolumuzu bulur, toprağın altında yaşarız. Ben sadece toprağın altında yaşamak istemedim.

Toprağın üzerinde neler olduğunu keşfetmek istedim. Gözlerim çok iyi görmediği için annem bana gözlük aldı. Artık toprağın dışını görebiliyorum. Ben de sizinle oyun oynayabilir miyim?” dedi Cesur Köstebek.

Artık farklı özellikleri olan dört arkadaş olmuşlardı. O gün dört arkadaş sırayla, oynamak istedikleri oyunları oynadılar. Birlikte oyun oynamak çok güzeldi. Dört arkadaş artık mutsuz değildi. Bir sonraki gün tekrar buluşmak üzere sözleştiler.

Ertesi gün parka geldiklerinde onları bir sürpriz bekliyordu. Küçük bir uzay gemisinde iki küçük yeşil uzaylı gülümseyerek onlara bakıyordu.

Boncuk, Mila, Bıcır ve Cesur el ele tutuşup iki uzaylıyı dinlemeye karar verdiler.

“Merhaba biz Lilo ve Kiko,” dedi uzaylılar. “Dünyadaki her canlı onlara zarar vereceğimizi düşünüyor. Oysa biz barış dolu bir gezegenden yeni arkadaşlar edinmek istiyoruz. Dün dinleme cihazımız sizi fark etti.

Boncuk, Mila, Bıcır ve Cesur çok farklı olmanıza rağmen birbirinize zarar vermeden oyunlar oynadınız. Biz de sizinle oyun oynamak istiyoruz. Bizi de oyununuza alır mısınız?” dediler.

“Evetttttt!” diye bağırdı dört arkadaş. Artık birlikte oynayabilecekleri, birbirlerini göründükleri gibi kabul eden altı arkadaş olmuşlardı.

Gün batana kadar doya doya oynadılar. Duyduğuma göre aralarına yeni arkadaşlar katılmış. Siz de birbirinizden farklı görünseniz de birlikte oyunlar oynamaya ne dersiniz? Kim bilir belki aranıza Boncuk, Mila, Bıcır, Cesur, Lilo ve Kiko da katılır…

Yazarın Notu:

Bursa/ Yıldırım Şehit Piyade Onbaşı Orhan Tezcan İlkokulu Fırat Yüksel öğretmenimize ve 2/D sınıfı öğrencilerine hikayemize kattıkları hayal gücü için teşekkür ederim.

“Masal Yazabilirim” etkinliğinde emeğini ve desteğini esirgemeyen sevgili öğretmenim Zeynep Oğuz’a minnetimi ve sevgilerimi bir borç bilirim.

Geleceğin büyüklerinin hayal dünyasını genişletmek, hikaye etkinliği adı altında çocuklarımıza doğru davranışları kendi yarattıkları karakterler üzerinden vermek, onların dünyasını anlayabilmek ve onların gözünden aktarabilmek bugün her yetişkinin görevidir, diye düşünüyorum.

 

Yıldız Tek Gamlı

Editör: Nigar KAYA

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

ANNE TERLİĞİ

Yorumlar (1)

  1. Nigar KAYA
    • 15/12/2024

    her zamanki gibi yine tatlı yazardan tatlış yazılar gelmiş. Kalemine yüreğine sağlık janım benim...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yıldız TEK GAMLI

1976 yılında Ankara’nın Altındağ ilçesinin bir semti olan Doğantepe’de büyüdüm. Aslen Nevşehirliyim. Tipik bir Anadolu ailesinin altı çocuğundan biriyim. Konya Selçuk Üniversitesi Akşehir M.Y.O. Muhasebe bölümünü bitirmek dışında Ankara’dan ayrılmadım. Ankara Hacettepe Üniversitesi Sağlık İşletmeciliğini tamamladım. Amerikan Kültür Derneği’nde İngilizce öğrendim. Bu arada Ankara Tabipler Odası’ndan Hastane Yönetimi eğitimini bitirdim. Tüm bu eğitimleri tamamlarken Ankara Özel Güven Hastanesi’nde 7 yıl çalıştım. Evlenince kendi sağlık işletmemize geçip 4 yıl Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü yürüttüm. AÇEV (Anne-Çocuk Eğitim Vakfı)’le tanışıp, gönüllü annelik yaptım. Çocuklarla daha mutlu olduğumu fark edince Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’ni bitirip, 2 yıl devlet okullarında sözleşmeli, 2 yıl özel kurumlarda İngilizce ve İngilizce Drama öğretmenliği yaptım. Meme ve lenf kanseri nedeniyle çocuklarım olan öğrencilerimden ayrıldım. Tedavim devam ederken TEMA Vakfı ile tanışıp, çocuklara doğayı anlatmanın yanında, ara ara yine onlarla birlikte vakit geçirmenin yolunu buldum. 2019 yılında Bursa Nilüfer’e taşındım. Kızlarım üniversiteye başlayınca, “eğitimin yaşı yok” deyip, hayalim olan Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü (Almanca) okudum. Minik Saka Kuşu, Sabun Kokulu Masal, Lunaparkta Keyifli Bir Gün, Cemilhan'ın Maceraları, Büyüklere Küçüklerden Masallar, Kayıp Balerin, Yüzyılın Masalları, Yavru Kedi, Gökçe Özgür Olmak İstiyor, Bir Pazar Günü, Paylaşmak Çok Güzel kitaplarının yazarı.