HARZEMŞAH’IN PARVAN ZAFERİ

HARZEMŞAH’IN PARVAN ZAFERİ

HARZEMŞAH’IN PARVAN ZAFERİ

       Kıymetli Tarih Severler;

       Bu hafta sizlere Moğol istilasına karşı ilk Türk zaferi kabul edilen Parvan Zaferi’nden bahsedeceğim.

       Parvan Savaşı, Harzemşahlar ile Moğollar arasında 1221 yılında bugünkü Afganistan’da, Gazne yakınlarındaki Parvan Ovası’nda meydana gelmiştir.

    Bu savaşta, Celâleddîn Harzemşah komutasındaki Harzemşah ordusu, Şigi-Kutuğu (Cengiz Han’ın damadı) komutasındaki Moğol ordusunu yenilgiye uğratmıştır.

       Bilindiği üzere Moğollar, meşhur Otrar hadisesinden (bkz. Otrar’da Neler Yaşandı-Fısıldayan Kalemler) sonra (1218) Harzemşah ülkesine istila hareketi başlatmıştı.

      Harzemşah Sultanı Alâeddîn Muhammed, Cengiz Han karşısında direnememiş ve Harzem ülkesi hızla işgale uğramıştı. 1220 yılında Alâeddîn Muhammed, Mazenderan’da vefat etti.

       Sultan Muhammed’den sonra yerine oğlu Celâleddîn Harzemşah geçmişti. Celâleddîn, Sultan’ın en büyük oğlu idi ve Sultan Muhammed ölmeden önce onu veliaht tayin etmişti.

     Celâleddîn, başkent Gürgenç’in Moğol istilası tehlikesiyle karşı karşıya olması üzerine Gürgenç’i terk ederek Horasan’a hareket etti. Ancak burada da fazla kalmadı. 

      Keza O, Moğollar’ın tazyiki ve takibi sebebiyle sonuç alamayacağını düşünmüş ve valisi olduğu Gazne’ye gitmek üzere mart ayı başlarında Nişabur’dan ayrılmıştı.

     Yolda Herat Valisi Eminü’l-Mülk, on bin kişilik kendisi gibi Kanglı-Kıpçaklar’dan oluşan ordusuyla Sultan’a ilhâk oldu.

CELÂLEDDÎN GAZNE’DE

          Gazne, Celâleddîn’in şehzadeliği döneminde valilik yaptığı bir yerdi. Sultan Celâleddîn, Moğollar’a karşı direnişi Gazne’de başlatacaktı.

        1221 Mart ayında Celâleddîn Harzemşah Gazne’ye geldi. Burada büyük bir sevinçle karşılandı. Gazne adeta ayağa kalkmıştı. Gazne halkı eski valisine ve yeni sultanına sahip çıkıyordu.

     Gazne’de Seyfeddin Buğrak komutasında Halaçlar’dan ve Türkmenler’den oluşan otuz bin kişilik ordu, Peşaver’den gelerek Sultan Celâleddîn’in birliklerine katıldı. Yine Kabil Valisi Azam-mülk ile Muzaffer-Mülk de Afganlar’dan oluşan birlikleriyle Sultan’a biat edenler arasındaydı.

      Gazne de birçok melik ve bey kuvvetleriyle Sultan Celâleddîn’e katıldı. Sultan Celâleddîn’in Gazne’ye geldiğini duyan çevre şehirlerden birçok kişi Gazne’ye gelerek Celâleddîn’in ordusuna katılıyordu. Sultan, burada muazzam bir ordu kurmuştu. Ordu, yaklaşık yetmiş bin civarında idi. Sultan, Gazne’de Eminü’l-Mülk’ün kızıyla evlendi.

 

VALİYAN ZAFERİ

    Sultan Celâleddîn, Gazne’ye geldikten sonra yaklaşık yetmiş bin kişilik ordusuyla Gazne yakınlarındaki Parvan ovasında ordugâh kurdu. Burada Moğollar’la bir meydan muharebesi yapmak istiyordu.

      Bütün maiyetini ve ordusunu burada topladı. Sultan, Cengiz Han’ın kendisini imha için gönderdiği Tekecük Noyan ve Molgar Noyan’ın komutasındaki on iki bin kişilik bir ordunun Kandehar yakınlarındaki Valiyan Kalesi’ni kuşattıklarını öğrendi.

      Celâleddîn, ailesini Parvan’da bırakıp süratle ordusuyla Valiyan Kalesi önlerine geldi. Kale önlerindeki Moğollar’a ani baskın düzenledi. Burada şiddetli bir çarpışma oldu.

    Celâleddîn’in ordusu tekbir sesleriyle düşmana hücum ediyordu. Celâleddîn ise en ön safta çarpışıyor ve askerini cihada teşvik ediyordu. Moğollar neye uğradığını şaşırdı. Kale kuşatmasını hemen kaldırıp kaçmaya başladılar.

    İslâm ordusunun takibini engellemek için savaşın meydana geldiği Pencşir Nehri’ni geçip köprüyü yıktılar. Burada ordular arasında ok savaşı başladı. Akşama kadar savaş bu şekilde sürdü.

     Akşam olunca karanlıktan yararlanan Moğol ordusunun çok azı kaçarak Telkan’daki Cengiz Han’ın yanına döndü. Bu çarpışmada bin civarında Moğol askeri öldürülmüş ve Sultan büyük bir zafer kazanmıştı. Çok sayıda ganimet ele geçirilerek Parvan’a dönüldü.(Mart 1221)

 

PARVAN ZAFERİ

   Sultan Celâleddîn’in Kandehar yakınlarında kazandığı bu zafer sonrasında Cengiz Han’a adeta meydan okuyor, “İstediğin bir yer belirle, oraya savaşa gelelim.” diye Cengiz Han’a haberler gönderiyordu.( İbnü’l-Esîr, El-Kâmil Fi’d-Tarih XII, s. 355)

   Cengiz Han ise Tekecük Noyan ve askerlerinin yanına gelmesi neticesinde öğrendiği bu yenilgi üzerine Celâleddîn’den çekinmeye başlamış ve Şigi-Kutugu komutasında otuz bin kişilik bir orduyu Harzemşahlar üzerine göndermek üzere hazırlamıştı.

    Şigi-Kutuğu, Cengiz Han’ın damadı ve en yakın arkadaşlarındandı. Gönderdiği ordunun komutasını ona vermesi, Celâleddîn’i önemsediğini ve ondan çekindiğini göstermektedir.

  Cengiz Han, tehlikeyi bir an önce bertaraf etmek istiyordu. Aksi halde Celâleddîn’in zaferleri devam ederse Moğollar, tüm Harzemşah ülkesinde isyanlarla uğraşır, Müslümanlar’ın cihada ve direnişe katılımları artardı.

   Celâleddîn’in Parvan’a dönüşünden bir hafta sonra Şigi-Kutuğu komutasındaki Moğol ordusu Parvan’a geldi. Celâleddîn, emirleriyle yaptığı istişâreler neticesinde görev dağılımı yaptı.

   Sağ cenahı Eminü’l-Mülk’ün komutasına verirken sol cenahı ise Seyfeddîn Buğrak’a emanet etti. Kendisi ise merkezde yer alacaktı.

   Sultan, ordusunun safları arasında atıyla dolaşarak konuşuyor, cihadın faziletleri ile şahadetten bahsediyor, canlarını tereddütsüz feda ederek savaşa girmelerini, asla çekinmemelerini emrediyordu.

     Tekbir sesleriyle Harzemşah ordusu düşmana saldırıya geçti. İlk saldırı sağ cenaha komuta eden Eminü’l-Mülk’ün askerlerince gerçekleşti. Eminü’l-Mülk, Moğol ordusunun sol cenahına şiddetli saldırınca Moğollar’ın sol cenahı gerilemeye ve bozulmaya başladı.

    Moğol ordusunun merkez ve sağ cenahından sol cenaha asker takviyesi yapılarak gerileme önlendi. Ancak bu kez de Moğollar’ın sağ cenahına, Seyfeddîn Buğrak’ın sol cenah askerleri saldırdı.

   Melik Buğrak ve askerleri canla başla düşmana saldırıyordu. Celâleddîn ve merkez ordusu ise atlarından inerek yalın kılıç düşmana saldırdı.

    Sağ ve sol cenahı zor durumda kalan Moğollar merkezde sıkışmıştı. Akşama kadar savaş devam ettiyse de iki taraf açısından da net bir sonuç elde edilemedi.

    İkinci gün ise Şigi-Kutugu “Keçeden süvari yaparak yedek atlarına bindirmeleri” emrini vererek asker sayısını fazla gösterme hilesine başvurdu. Harzemşah ordusu, düşman saflarının fazlalığını görünce yardım geldiğini zannederek korku ve panik yaşadı.

  Hatta bazı askerler ve komutanlar Sultan’a Başta ve Tirah Dağlarına çekilmeyi teklif ettiler. Fakat Sultan Celâleddîn, bunun zillet anlamına geleceğini çok iyi bildiğinden bu teklifi reddetti.

  Askerlerine “Bu hiledir, sakın aldanmayın, bunlar savaşları hep bu hilelerle kazanıyorlar, saldırın ve İslâm’ı yüceltin!” diyerek askerlerini cesaretlendirdi ve onları tekrar savaşa katılmalarını sağladı.

  İlk gün yapılan savaşta Eminü’l-Mülk komutasındaki Harzemşahlar’ın sağ cenahının güçlü olduğunu düşünen Moğollar ikinci gün Melik Buğrak’ın komuta ettiği sol cenaha saldırdılar. İlk etapta başarı sağlayarak bu cenahın gerilemesini sağladılar.

  Ancak bu cenahtan üzerlerine gelen ok yağmuru neticesinde hızla geri çekilerek Sultan’ın bulunduğu merkeze saldırmaya başladılar. Atlarından inerek düşmana saldıran Celâleddîn’in merkez askerleri, köslerin çalınması üzerine atlarına binerek şiddetli bir şekilde saldırıya geçtiler.

   Moğollar önce geri çekilip sonra saldırdı. Bu esnada Sultan’ın beş yüz kadar askeri şehit oldu. Ancak Sultan saldırısını arttırınca Moğollar geri çekilerek kaçmaya başladı. Arazi kumlu olduğundan çoğu kaçamadılar ve Harzemşah ordusu tarafından kılıçtan geçirildiler.

Ayrıca Moğollar’ın elindeki Müslüman esirler de kurtarıldı. Moğollar kaçarken geride büyük bir ganimet bırakmışlardı.(Nisan 1221)

SAVAŞ SONRASI

Savaş sonrasında toplanan ganimetlerin paylaşılmasında anlaşmazlık yaşandı. Melik Seyfeddîn Buğrak ile Melik Eminü’l-Mülk bir at yüzünden kavga etti.

Eminü’l-Mülk’ün Melik Buğrak’a kırbaçla vurması üzerine Melik Buğrak, Sultan’a müracaat ederek Eminü’l-Mülk’ün cezalandırılmasını istedi. Sultan Celâleddîn’in olayı yatıştırmak istemesi de bir işe yaramadı.

Eminü’l-Mülk’e ceza verilmemesini bahane eden Seyfeddîn Buğrak, emrindeki Halaç ve Türkmenler’le Celâleddîn’i terk etti.

Onun ardından Azam-Mülk ve Muzaffer-Mülk gibi melikler de emrindeki Afgan askerleri ile Sultan’ın ordusundan ayrıldı. Sultan’ın ordusundan ayrılan asker sayısı otuz bin civarında idi.

    Sultan neredeyse ordusunun yarısını kaybetmişti. Yanında sadece Eminü’l-Mülk ve Kanglı-Kıpçak askerlerinden oluşan Türkler kalmıştı. Bu, büyük bir güç kaybıydı. Sultan’ın ve ordusunun morali bozuldu.

    Moğollar işgal ettiği her şehirde Müslümanları şehit edip kadınları ve çocuklarını esir edip kızlarına tecavüz ederken anlı şanlı meliklerin bir at yüzünden birbirine girmeleri de ibretlik bir olaydır.

     Daha önce aynı şehirde yaşamaya bile yanaşmayan Halaç, Kanglı, Afgan, Türkmen unsurları; Moğol işgali ve cihad şuuru bir araya getirse de savaş sonrasında bu birlikteliğin parçalandığı görülüyor.

Sultan, bu meliklerin arkasından gidip onları ikna etmeye çalıştı. Ancak bu çabaları sonuç vermedi.

    Halbuki Cengiz Han’ın ordusu sadece putperest ve Şamanist Moğollar’dan oluşmuyordu. Moğol ordusunda Moğol unsurların yanı sıra Çinliler ile gayrimüslim Türk boylarına mensup savaşçılar ve Müslüman Türk asker ve komutanlar da bulunuyordu.

   Görüldüğü üzere Cengiz Han’ın ordusu yağma ve ölüm için bir araya gelirken Müslümanlar cihad için bir araya gelemiyordu.

    Sultan Celâleddîn, üç ay içerisinde üst üste iki Moğol ordusunu yenmiş ve özellikle Parvan zaferi ile tüm Harzemşah ülkesinde büyük bir umut olmuştu. Merv ve Herat, başta olmak üzere özellikle Horasan bölgesinde isyanlar çıkmış ve halk ayaklanmıştır.      

    Parvan zaferinden sonra bizzat Cengiz Han, kendi komutasında büyük bir Moğol ordusu Celâleddîn üzerine yürüyecektir.

 

 

Muhabbetle…

Mustafa Cankurt

Baş Editör: Hakan Dinçay 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız 

 

Kaynakça:

Barthold, Vasiliy, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev.: Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay., Ankara, 1990.

Cüveyni, Alâeddîn Ata Melik, Tarih-i Cihanguşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1988, c. II.

Cüzcani, Minhac-ı Sirac, Tabakat-ı Nasıri Moğol İstilasına Dair Kayıtlar,  Çev. Mustafa Uyar, Ötüken Neşriyat,   İstanbul, 2016.

Cüzcani, Minhac-ı Sirac, Tabakat-ı Nasıri Gazneliler, Selçuklular, Atabeylikler, Harzemşahlar,  Çev. Erkan Göksu, TTK Yayınları,  Ankara, 2015.

D’ohsson Abraham Constantin, Moğol Tarihi, Çev. Bahadır Apaydın, Nesnel Yayınlar, 2008, İstanbul.

Gürbüz, Meryem, Harizmşahlar, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2014.

İbnü’l Esir, El Kamil Fi’t-Tarih, trc.: Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yayınları, İstanbul 2008, c. XII.

Kafalı, Mustafa, Cengiz Han, TDV İslâm Ansiklopedisi

Kafesoğlu, İbrahim, Harzemşahlar Devleti Tarihi, TTK, 2000.

Nesevî, Muhammed Bin Ahmed, Celaleddîn Harzemşah Biyografisi, Hikmetevi Yayınları, 2021.

Özaydın, AbdülkerimHarzemşahlar Devleti, Türkler-Cilt lV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.

Özaydın, Abdülkerim Muhammed Bin Tekiş, TDV İslam Ansiklopedisi.

Roux, Jean Paul, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Çev. Aykut Kazancıgil, Ayşe Bereket, Dergah Yayınları, İstanbul, 2018.

Taneri, Aydın, Celaleddîn Harizmşah, TDV İslâm Ansiklopedisi.

Taneri, Aydın, Celalu’d Din Harizmşah ve Zamanı, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1977.

Taneri, Aydın, Harezmşahlar, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2014.

Temir, Ahmet, Moğolların Gizli Tarihi, TTK Yay. 1986, Ankara.

https://islamansiklopedisi.org.tr/celaleddin-harizmsah

https://fisildayankalemler.org/belhde-turklerin-savasi/

https://fisildayankalemler.org/otrarda-neler-yasandi/

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.