Geçmişten Geleceğe Taşınan Değerler
- Yazar: Nida Pala
- 29 Haziran 2025
- 7 kez okundu

Geçmişten Geleceğe Taşınan Değerler Köklerimiz ve Kanatlarımız
Eski bir Anadolu evinin duvarlarında yükselen asma, köklerini derinlere salarken dallarını gökyüzüne uzatır. Tıpkı bu asma gibi, bizler de geçmişin derinliklerinden beslenerek geleceğe uzanıyoruz. Ne tamamen eskide kalabiliriz ne de köklerimizden kopup başıboş savrulabiliriz. İnsan olmanın en büyük çelişkisi belki de bu: Geçmişle gelecek arasında bir köprü olmak…
Bugünün dünyası bize sürekli “ilerleme” çağrısı yapıyor. Teknolojik atılımlar, sosyal dönüşümler, yeni yaşam biçimleri… Hepsi heyecan verici. Ancak bu hızlı değişim içinde bazen durup şu soruyu sormamız gerekiyor:”Neyi bırakıyoruz, neyi götürüyoruz?”Çünkü her toplum, tıpkı bir nehir gibi, geçtiği topraklardan beslenir. Kaynağını unutan nehir, bir süre sonra kurumaya mahkûmdur.
Kaybolan ve Korunması Gerekenler
Dedelerimizin cebindeki mendil, sadece bir kumaş parçası değildi. Onu katlama biçimi, cebine koyuşundaki özen, mendili uzatırken söylenen “Geçmiş olsun” cümlesi… Hepsi bir değerler bütününün parçasıydı. Bugün kaçımız birine mendil uzatırken aynı inceliği gösteriyoruz? Ya da kaçımız, komşumuzun halini gerçekten soruyoruz?
Modern hayat bize pek çok kolaylık sundu: Anında iletişim, sınırsız bilgi, konforlu yaşam alanları… Ancak bu kolaylıkların bedeli, bazen insani bağların zayıflaması oldu. Eskiden bir hasta ziyaretine giderken evde yapılmış bir tas çorba götürülürdü. Şimdi bir mesaj atıp “Geçmiş olsun” yazıyoruz. Kelimeler aynı belki, ama sıcaklığı farklı.
Zamana Direnen Değerler
Bazı değerler ise hiç eskimeyen bir bilgelikle varlığını sürdürüyor:
1.Misafirperverlik: Anadolu’da kapıyı çalan herkes “Tanrı misafiri” sayılırdı. Bugün apartman dairelerinde yaşasak da, bu gelenek hala bir şekilde devam ediyor. Yabancı birine çay ikram etmek, sofraya bir tabak daha koymak… Bunlar sadece jestler değil, aynı zamanda “Seni görüyorum ve kabul ediyorum” demenin yolları.
2.Sözün Kıymeti: Eskiden insanlar “Söz vermek” kavramını çok ciddiye alırdı. Birinin “Sözüm olsun” dediğini duymak, resmi bir belge imzalamaktan daha güven vericiydi. Günümüzde sözlerin değeri azalmış gibi görünse de, hala “sözüne sadık” insanların varlığı, bu değerin tamamen kaybolmadığını gösteriyor.
3.El Emeğine Saygı:Ninelerimizin ördüğü kazaklar, dedelerimizin yaptığı ahşap oymalar… Hepsi emeğin somutlaşmış halleriydi. Bugün her şey seri üretim olsa da, el emeği ürünlere duyulan saygı, bu geleneğin devam ettiğini gösteriyor.
Geleceği İnşa Ederken
Peki, bu değerleri geleceğe nasıl taşıyacağız? İşte bazı öneriler:
Aile Hikâyelerini Kaydetmek: Dedelerimizin anlattığı masallar, büyüklerimizin yaşadığı olaylar… Bunları kayıt altına almak, gelecek nesillere aktarmak için önemli. Belki bir defter tutabilir, belki ses kayıtları yapabilirsiniz.
Ritüelleri Yaşatmak:Bayram ziyaretleri, iftar sofraları, köy düğünlerindeki oyunlar… Bunlar sadece eğlence değil, aynı zamanda birer kültür taşıyıcısı. Bu ritüelleri yaşatmak, değerlerin de devam etmesini sağlar.
Yeni Nesile Anlatmak:Çocuklarımıza sadece teknolojiyi değil, insani değerleri de öğretmeliyiz.
Bir yaşlıya yer vermenin, bir teşekkürün, küçük bir yardımın ne kadar önemli olduğunu göstermeliyiz.
Geçmiş, sadece nostaljik bir anı değil; geleceğe ışık tutan bir rehber. Tıpkı bir ağacın kökleri gibi, ne kadar derine inersek, o kadar sağlam büyüyebiliriz. Değerlerimizi korurken, onları çağın gereklerine göre yeniden yorumlamalıyız. Unutmayalım: Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz.
Belki de yapmamız gereken en önemli şey, hızla akan zamanın içinde ara sıra durup şu soruyu sormak:
“Biz kimiz ve nereye gidiyoruz?” Cevabı bulduğumuzda, geçmişten geleceğe uzanan o görünmez köprüyü sağlamlaştırmış olacağız.
Nida Pala
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
İnstagram