Film Listelerinden Fikir Kısırlığına
- Yazar: Havin EZO
- 9 Mayıs 2025
- 947 kez okundu

Film Listelerinden Fikir Kısırlığına , Fikirler de Dizi Gibi Tekrara Düşüyor
Bugün neye dikkat ettim?
Sinema sever biri olarak zaman zaman sosyal medyada ya da çeşitli bloglarda film öneri listelerine göz atarım. ..
Yeni çıkan ne var, dünyada hangi yönetmen neyi anlatmış, hangi film bir başka kapıyı aralıyor diye. Ama artık öyle bir noktadayım ki, hangi sayfayı açarsam açayım, sanki sürekli aynı liste karşıma çıkıyor.
Üstelik bu listeleri paylaşanlar da hep farklı hesaplar ama içerik birebir aynı.
Birinin listesini diğerinden ayırt edemiyorsun.
Prison Break, Breaking Bad, Dexter ,
Sanki dünya bu üç dizi etrafında dönüyor.
Sanki onlardan başka anlatacak hikâye kalmamış gibi.
Sanki zaman donmuş, ilerlemiyor yeni hiçbir şey çıkmıyormuş gibi.
Oysa dünya sineması, bağımsız yapımlar, belgeseller, kısa filmler…
Her yerde yeni hikâyeler anlatılıyor ama biz, hep aynı başlıklarla dönüp duruyoruz
Sonra düşündüm…
Sadece bu film listeleri mi böyle?
Hayır, biz de öyleyiz aslında toplum olarak aynı sabit fikirlerde dönüp duruyoruz.
Bu durumu ilk fark ettiğimde sadece bir içerik kısırlığı sandım.
Ama sonra başka alanlarda da aynı tekrarların hüküm sürdüğünü fark ettim.
Çünkü mesele sadece dizi ya da film değil.
Bu, daha derin bir şeye işaret ediyor fikri tembellik.
Yıllardır hiç değişmeyen cümleler, hiç sorgulanmayan inançlar, ezbere tepkiler…
Ne düşünen çoğalıyor, ne de gerçekten sorgulayan.
Nasıl ki film öneri listelerinde sürekli aynı yapımlar dönüyorsa, ülkemizde de fikirler, tartışmalar, tepkiler hep aynı şekilde ilerliyor.
Aynı kalıplar, aynı kutuplaşmalar, aynı klişe söylemler…
Yıllar geçiyor, dünya değişiyor ama biz hâlâ aynı cümleleri kuruyoruz. Sanki birileri zamanında bir “fikir listesi” yapmış da, biz onu ezberlemişiz ve başka hiçbir seçeneğimiz yokmuş gibi yaşıyoruz.
Kendini tekrar eden bir millet gibi…
Ne zaman biri “Bu liste dışında da bir şey var” dese, ona hemen ya “bozucu” ya da “aykırı” damgası vuruluyor. Çünkü farklı olan her şey, rahatsız ediyor.
Çünkü düşünmek, sorgulamak, seçmek çaba ister.
Ve çoğu kişi kolay olanı seçiyor: hazır listeyi.
Hani o meşhur kurbağa testi vardır ya…
Kurbağayı kaynar suya atarsan zıplar ama ılık suya koyup suyun ısısını yavaş yavaş artırırsan kurbağa pişene kadar fark etmez.
İşte biz de fikren öyle bir “ılık su” içindeyiz.
Her gün biraz daha ısınıyor o su. Her gün biraz daha alışıyoruz düşünmeden yaşamaya.
Giderek daha az şaşırıyoruz, daha az sorguluyoruz, daha az fark ediyoruz.
Ve belki de bu yüzden, bir dizi karakterinin zekâsına hayranlıkla bakıp, kendi hayatında bir adım ileri gidemeyen insanlar haline geliyoruz.
Film izlemekle yetinip, o filmlerden hiçbir şey öğrenmemeyi başarıyoruz.
Gerilim seviyoruz ama kendi hayatımızdaki çelişkileri görmezden geliyoruz.
Özgürlükçü karakterlere hayran kalıyoruz ama söz konusu farklı fikir olunca burnumuzdan soluyoruz.
İronik ama gerçek şu ki; ne kadar çok izliyoruz, o kadar az görüyoruz.
Ne kadar çok konuşuyoruz, o kadar az düşünüyoruz.
Ve ne kadar çok öneri listesi var, aslında o kadar az seçeneğimiz olduğunu fark ediyoruz.
Belki de artık mesele şu soruda düğümleniyor:
Gerçekten ne izliyoruz? Ve izlediğimiz şey bizi değiştiriyor mu?
Yoksa her şey, başka bir tekrarın fon müziği mi sadece?
Ben hâlâ başka bir liste arıyorum.
Hem filmde, hem fikirde, hem de hayatta.
Ve inanıyorum ki o listeyi bulduğumuzda, sadece izlemekle kalmayacağız.
Belki o zaman, kendimize dair bir sahne yazmayı da başaracağız.
—Havin Ezo ‘dan
BU YAZIMI DA BEĞENEBİLİRSİNİZ
EDİTÖR: ÜMMÜ ÖZÇELİK
Harika bir gözlem harika bir bakış Söylenilen hiç bir filmi izlememişim mesela 😁 Yenilere kapıyı açmazsak içeri güneş almaz