CUMHURİYET ONURLU İNSANLARIN YÖNETİM ŞEKLİDİR
- Yazar: Cengiz Karahan
- 30 Ekim 2025
- 20 kez okundu
CUMHURİYET ONURLU İNSANLARIN YÖNETİM ŞEKLİDİR
“Bir ulusun onuru, bağımsızlığıdır. Bu da ancak özgür düşünce ve özgür irade ile korunabilir” Atatürk.
Önce, rahmetli babamdan defalarca dinlediğim bir yaşanmışlıkla başlayayım yazıma: 1938’li – 40’li yıllar. Babamla birlikte bir grup genç, İstanbul’a çalışmaya giderler. Babamın çalıştığı işyerinin sahibi Yahudi’dir. Yahudi iş sahibi, her sabah çalıştırdığı işçilerle birlikte yürüyerek çalışacakları işyerine gidiyorlarmış.
Bir sabah patronla birlikte işçiler de yürürlerken Eyüp sokaklarında bir dilenciye rastlarlar. Patron Yahudi, işçilerin yanında dilenciyi tersleyerek yanına çağırır. Ve onu adeta sürükleyerek işyerine götürür. İşçiler önce “ne oluyor” anlamında şaşırırlar. Sonra dilencinin de Yahudi olduğu anlaşılır. Patron zorla işyerine getirdiği adamı herkesin önünde azarlar ve kızar. “Ayıp değil mi, dileniyorsun? Çalışmak istedin de, iş mi bulamadın?” diye azarlar. Ve adamı aynı gün kendi iş yerinde işe başlatır. Çalışmaya başlayan “Sami” bir daha işten ayrılmaz. Bu olaydan sonra çalışarak, emeğiyle geçimini sağlar.
Rahmetli babam onurlu yaşamaktan söz açıldığında, hep bu unutamadığı olayı anlatırdı.
Aksaray’da görev yaparken, Ankara’ya geliş- gidişlerimde, bazen Koçhisar’da yolcu otobüsünün zorunlu olarak verdiği molalar olurdu. Aşağıda anlattığım olayı da Koçhisarlı yaşlı bir vatandaştan kendim dinlemiştim:
1928-1933’lü yılları arasındaki yıllardan birinde, ruhu şad Atatürk Ankara’ya bağlı kazaları (ilçe) gezmeye çıkar. Gezdiği yerlerden birisi de Koçhisar’dır. Koçhisarlı vatandaşlar akın akın Gazi Paşanın etrafını sararlar. Tarla isterler, toprak isterler, iş isterler… geçimlerini sağlayabilecekleri çeşitli isteklerde bulunurlar.
Atatürk bu insanlarla konuşurken, biraz uzakta üç kişinin kendisine bakarak durduklarını görür. Tanıdığı bu insanları isimleriyle seslenerek yanına çağırır. Ve sorar, “siz neden öyle uzak duruyorsunuz.” İsimleriyle seslenerek, “üçünüz de Çanakkale’de benim askerlerimdiniz. Sizlerin bir isteğiniz yok mu?” der.
Adamlar utana, sıkıla, “Paşam bizim bir isteğimiz yoktur. Biz kendimize yetiyoruz. Sadece insanların istekleri bitince gelip elinizi öpüp, halinizi hatırınızı soracaktık. Onun için bekliyorduk” diye yanıt verirler.
Atatürk Çanakkale savaşlarından tanıdığı bu kahraman askerlerinin açıklamalarından gurur duyar. Bu olayı bana, 2004 yılında anlatan yaşlı adamın anlattıklarından rivayet olunur ki, Atatürk yaşadığı ve gurur duyduğu, bu gözü- gönlü tok insanların yaklaşımlarından dolayı, Çanakkale Savaşlarında tam 274 şehit veren, Koçhisar’ın adını Şereflikoçhisar olarak değiştittirir.
Bir ulusun bağımsızlığında, ekonomik bağımsızlığın ve yeterliliğin büyük payı olduğu herkes tarafından bilinir. Afet İnan’ın yazdıklarından öğrendiğimize göre, Atatürk ekonomi ile ilgili olarak şöyle demiştir: “Bir millet iktisaden zayıfladığı zaman; süse, gösterişe ve ziynete fazla ehemmiyet verirler.”
Bir atasözümüz çok söylenir: Karnı aç doyar da, gözü açı doyuramazsınız. Türkiye Cumhuriyetinin 102 yıllık kazanımları birer birer yok edildi. “Babalar gibi satıldı.” Ülkemiz, canım vatanımız; taşıyla, toprağıyla, madenleriyle, ormanlarıyla, hatta bu güzel topraklarda yaşayan yabani hayvanlarıyla birlikte çok büyük gadre uğradı.
Ne zaman hep birlikte, “Cumhuriyet onurlu insanların yönetim şeklidir” diyeceğiz? Bu birlikteliği göstereceğimiz umuduyla; özgür, bağımsız, eşitlikçi, demokratik, laik nice 102 yıllara, diyorum.
29.10.2025
Genel yayın yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Bir Önceki yazımı okudunuz mu?
ÖĞRENCİLER VE ÖĞRENCİ VELİLERİ İÇİN
