Bugün de Kendim İçin Yaşadım, Size Söylemeyi Unuttum

Bugün de Kendim İçin Yaşadım, Size Söylemeyi Unuttum

Bugün de Kendim İçin Yaşadım, Size Söylemeyi Unuttum

Bugün hiçbir şey yapmadım. Gerçekten. Kalktım. Oturdum. Bir ara bir şey düşünür gibi oldum ama vazgeçtim. Çünkü düşünmek bile yoruyor artık. Ve bu bir itiraf değil, utanılacak bir şey hiç değil. Bu, sadece dürüstlük.

Ama neden bu dürüstlük ayıp sayılıyor? Neden “bugün hiçbir şey yapmadım” cümlesi, bir tür itiraf gibi fısıldanıyor? Sanki tembel bir suçluymuşuz gibi. Sanki sabah 7’de kalkmadıysan, senin ruhun da geç kalmış gibi.

Çünkü dünya artık hep üretmek zorunda olduğumuz bir sahne. Durmak, yorulmak, boş kalmak… Hepsi tembellik ilan edildi. Ama bakarsan herkes çok meşgul. Ne yaptığı belirsiz ama hep bir yerlerde koşturan insanlar.

Ve garip olan şu: Kimse “çok düşündüm ama hiçbir şey yapamadım” demiyor. Çünkü düşünmek bir eylem sayılmıyor. Halbuki bazı günler sadece yaşamak bile yeterince zor. Nefes almak, gündemi görmek, insanları çekmek, kendine katlanmak. Bu da bir iş. Adı yok ama bedeli var.

O yüzden bugün hiçbir şey yapmadım. Yapmadım çünkü istemedim. Çünkü canım istemediği hâlde, sırf normal görünmek için çırpınmak istemedim. Çünkü üretken görünmek, içi boş bir panikle yaşamak istemedim.

Ama yine de varım. Bugün de buradayım. Sadece story atmadım. Yastığımı düzeltmedim. Güneşi selamlamadım. Ama bir şey eksik değil benden. Sadece biraz daha sessizim.

Ve belki de bu sessizlik, o çok şey yapan insanların çıkardığı gürültüden çok daha gerçek.

Kimse sormuyor ama ben söyleyeyim: Bazen hiçbir şey yapmamak, her şeyi yapmış gibi yorar insanı. Çünkü boşta kalmak sandıkları şey, aslında zihnini sürekli dolu tutmakla ilgilidir. Ve bazen düşünmek, ter dökmekten daha sessiz bir savaştır.

Oturuyorsun, hareket etmiyorsun, ama kafanın içinde gündem değişiyor. Bir yandan “hayatım ne olacak?” Öbür yandan “çöpü çıkaracak mıyım?” Ortada kalmışsın. Ne büyük düşüncelerle başa çıkabiliyorsun, ne küçük işleri halledebiliyorsun. Ve bu ikisinin arasında sürüklenmek bile başlı başına bir beceri. Ama kimse alkışlamıyor.

Çünkü bu çağda üretmek yetmiyor, gösterilmeyen hiçbir şey “var” sayılmıyor. Hiçbir şey yapmamış olabilirsin, ama eğer bunu güzelce story’lemedin, yastığa yaslanırken “günümü kendime ayırdım” yazmadıysan… sana boş boş baktıklarını hissedersin.

Oysa ben bugün kendime bir gün verdim. Hiçbir şey yapmamayı seçtim. Düşüncelerimi filtrelemeden, kendimi motive etmeye zorlamadan, “bugünlük böyleyim” diyerek durdum. Ve bu, bana göre… koca bir yaşam pratiği.

Ama bu topluma göre? Başarısızlık.

Çünkü kimse anlamıyor ki: Bazen kendine zaman ayırmak, CV’ne yazılmasa da ruhuna işleyen bir iştir.

Ve biliyor musun? Eğer bir gün boyunca hiçbir şey yapmadıysan, hiç kimseye bir şey anlatmak zorunda değilsin. Çünkü bu dünyada gerçekten yorucu olan şey, bir iş yapmamak değil; yaptığın hiçbir şeyin yetmediğini düşünmeye zorlanmak.

Ben bugün hiçbir şey yapmadım. Ama ne birine zarar verdim, ne kendimi kandırdım, ne de başkasının huzurunu bozmak için bir filtre kullandım.

Ve bu bana yeter. Çünkü bazen hiçbir şey yapmamak değil, hiçbir şey yapamayan gibi görünmemek için kendinden vazgeçmek yorar insanı.

Ben kendimden vazgeçmedim. Sadece bugün biraz daha sessiz kaldım.

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şeyma Saltık

Şeyma Saltık, 2000 yılında Bursa’da doğdu. Radyo, Televizyon ve Sinema eğitimi aldı. Yazılarını çoğunlukla içsel hesaplaşmalar, kadın kimliği ve toplumsal baskılar üzerine kurar. Kurmaca ve deneme türlerinde üretmeyi sürdüren Saltık, gündelik hayattaki görünmeyen duyguları kelimelere taşımayı, bireysel olanla toplumsal olan arasında bir köprü kurmayı amaçlar.