Bir Türk Yurdu Horasan

Bir Türk Yurdu Horasan

Bir Türk Yurdu Horasan

Horasan… Bir Türk Yurdu… Türk devletlerinin doğduğu ve battığı coğrafya… Türk tarihinde ve benim kitaplarımda da sıkça adı duyulan bir coğrafya Horasan…

       Horasan neresidir? sorusu sıkça soruluyor. Bu Horasan, Erzurum’un ilçesi olan Horasan (Hasankale) mı diyorlar? Tabii ki değil… Anlatalım, aydınlatalım:

       Kadim bir Türk coğrafyası olan Horasan’ın kelime anlamından başlayalım. Eski Farsça’daki “Hur (güneş)” ve “ âsan (gelen, doğan)” kelimelerinden meydana gelip “güneşin doğduğu yer, güneş ülkesi” anlamına gelmektedir.

       Horasan bugün üçe ayrılmıştır. Büyük bir kısmı İran’da; bir kısmı Türkmenistan’da diğer bir kısmı ise Afganistan sınırları içerisindedir.

       Tarihte Horasan’ın en büyük şehirleri Nişabur, Merv, Belh ve Herat’tır. Bu şehirler birçok Türk devletine payitaht olmuştur. Horasan’ın merkezi bu dört şehrinden başka, başta Nesâ, Serahs, Tûs, Cüveyn, Beyhâk, Kuhistan, Ebiverd, Fuşenc, Dihistan, Toharistan, Talekan, Cüzcân gibi birçok şehri vardır.

       İslâmiyet öncesinde Persler, Büyük İskender, Sasanî ve Akhunlar’ın hâkimiyetinde olan Horasan, Hz. Osman döneminde Müslümanların hükmü altına girdi. Uzun bir süre (Emeviler, Abbasiler) bu hâkimiyet devam etti.

Abbasiler’den sonra Tahirîler ve Samanîler gibi İslâm hanedanlıklarının yönetiminde kalan Horasan, 900’lü yılların sonunda Türk Gazneliler’in eline geçti. Hatta ünlü Gazneli Mahmud, tahta çıkmadan önce uzun süre Horasan Valiliği yaptı. Gazneliler’den sonra Horasan hep Türk ülkelerinin kurulduğu ve yıkıldığı bir coğrafya hâline gelmiştir.

1036 yılında Horasan’a başlayan Oğuz (Selçuklu) göçleri neticesinde Çağrı Bey ve Tuğrul Bey, 1040 yılında başkenti Nişabur olmak üzere Horasan’da Büyük Selçuklu Devleti’ni kurdular.

Horasan, Büyük Selçuklular’ın yıkıldığı 1157 yılına kadar Selçuklu hâkimiyetinde kalmıştır. Selçuklular, Horasan’a büyük önem vermişlerdir. Tuğrul Bey, ülkenin batı kısmını yönetirken Çağrı Bey, Horasan Meliki unvanı ile Horasan’ı yönetmiştir. Çağrı Bey, Merv’i merkez edinmiştir.

Selçuklular’ın devamlı batıya ilerlemeleri ile birlikte Alp Arslan ve Melikşah dönemlerinde Horasan ikinci plana düşmüştür. Sultan Sencer zamanında ise devlet adeta tekrar Horasan’a taşınmıştır. Sencer, daha batıda olan İsfahan’ı bırakıp Merv’i başkent yapmıştır.

Sultan Sencer, 22 yıl Horasan Melikliği; 38 yıl da Büyük Selçuklu Sultanlığı yapmış ve Merv özelinde Horasan’da büyük bir medeniyet inşa etmiştir.

Sencer’in dramatik sonu (1157), Horasan’ı kargaşaya sürüklemiş, uzun yıllar Oğuzlar’ın yağmasına maruz kalmıştır. Bu dönemde Horasan yerle bir olmuştur.

Türk Harzemşahlar Devleti’nin hükümdarları Tekiş Han ve Alâeddîn Muhammed dönemlerinde ise Horasan tamamen ele geçirilmiştir.

1218 yılından itibaren doğudan gelen Moğol tufanı, Harzemşah ülkesini yerle bir etmiş, bundan Horasan da nasibini almıştır. Moğollar’a karşı direnişiyle ünlü Celâleddîn Harzemşah’a ise Horasan halkı yardım etmemiş, edememiştir.

Moğol istilasından sonra Horasan, Hülagü’nün İlhanlı Devleti’nin payına düşmüştür. Horasan sık sık Moğol devletlerinin çatışma alanı olmuştur. (İlhanlı-Çağatay Hanlığı)

Moğollar’dan sonra ise önce Kertler daha sonra Timur Han, Horasan’a hâkim olmuştur. Timurlular döneminde Herat uzun süre başkentlik yapmıştır.

Horasan, Timurlular’dan sonra Şeybanîler ve Safevîler’in hükmü altına girmiştir. Şimdi ise bu kadim coğrafya İran, Afganistan ve Türkmenistan arasında üçe bölünmüştür. Nişabur ve birçok şehir, İran tarafında iken; Herat ve Belh, Afganistan; Merv ve civarındaki şehirler ise Türkmenistan’ın sınırları içerisindedir.

Horasan, Türkler için hep güneş ülkesi olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Muhabbetle…

Mustafa CANKURT

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ

       Kaynakça:

Barthold, Vasiliy, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev. Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay. Ankara, 1990.

Cüveyni, Alaaddin Ata Melik, Tarih-i Cihanguşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1988, c. I-II.

Çetin, Osman, Horasan, TDV İslam Ansiklopedisi.

Beyhakî, Ebu’l-Fazl Muhammed, Tarih-i Beyhakî, Çev. Necati Lügal, Haz. Hicabi Kırlangıç, TTK Yayınları,    Ankara, 2019.

Merçil, Erdoğan, Gazneliler Devleti Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1989.

Piyadeoğlu, Cihan, Büyük Selçuklular-Yeni Bir Devrin Başlangıcı, Kronik Yayınları, İstanbul, 2020.

Piyadeoğlu, Cihan Güneş Ülkesi Horasan, Bilge Kültür Sanat Yay. , İstanbul, 2012.

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/nureddin-zengi/

Yorumlar (2)

  1. Bekir SEVİK
    • 4/03/2024

    Kaleminize sağlık Mustafa bey. Ötünen'i de unutmamak lazım 😊😊

  2. Semiray Sezgin
    • 4/03/2024

    Harika bir yazıydı. Aydınlatıcıydı. Hoş geldiniz ve kaleminiz daima kavi olsun. Selamlar yüreğinize. Elinize sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.