(Aşık) Mikayıl Azaflı
- Yazar: Ali YURTSEVEN
- 5 Kasım 2024
- 69 kez okundu
(Âşık) Mikayıl Azaflı
(Mikayıl Cabbaroğlu Zeynalov / 1924-1990)
Türk dünyası, yönetimde liderler, savaşta komutanlar, siyasette politikacılar, barışta yöneticiler olmak üzere pek çok alanda olduğu gibi edebiyatta da önemli yazarlar ve şairler yetiştirmiştir. Bu yönde yol gösterici kitaplar da her daim yayımlanmıştır.
Sınırları farklı olsa da aynı kökten gelen ve Türk dilinin değişik lehçelerini konuşan kadim Türk halklarının edebiyat alanında hepsinin adlarını ve eserlerini sayamasak da Âşık Veysel, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Halide Edip Adıvar, Yaşar Kemal, Nâzım Hikmet, Cengiz Aytmatov, Abdurrauf Fıtrat, Yusuf Has Hacip, Abdülfettah Rauf, Hüseyin Şehriyar, Bahtiyar Vahabzade, Fuzuli, İmadeddin Nesimi, Âşık Mikayıl Azaflı gibi eserleriyle bizlere yol gösterici olmuş daha nice üstatlarımız vardır.
Türk dünyasında ve özellikle Azerbaycan’da Âşık Edebiyatı, XVI. yüzyıl aşığı Kurbani (Qurbani) ile başlatılır.
Bu yüzyıldan sonra Azerbaycan coğrafyası, denilebilir ki Türk âşıklık sanatının merkezi ve kalbi durumuna gelmiştir.
Qurbanî’di menim adım,
Adem atadı bünyadım,
Şeş atdım, çahar oynadım,
Axır felek uddu meni.
Özellikle XIX. yüzyıl, Azerbaycan Âşık Edebiyatı’nın en üst seviyeye ulaştığı bir çağdır. Fakat Ekim 1917 yılında yapılan devrim ile eski hayat tamamen değişmiş ve bu değişiklik toplumun her kesiminde güçlü etkilerini bulmuştur.
Türk dünyasının ve Azerbaycan Edebiyatı’nın yetiştirdiği sayısız yazar ve şairlerden birisi de Âşık Mikayıl Azaflı’dır.
Asıl adı Mikayıl Cabbaroğlu Zeynalov’dur. Azerbaycan’ın Gence şehrinin Tovuz ilçesinin Azaflı köyünde 21 Mart 1924 tarihinde dünyaya gelmiştir. Mikayıl, şiir yazmaya ve saz çalmaya başladıktan sonra doğmuş olduğu köyün adını olan “Azaflı”yı mahlas olarak kullanmaya başlamıştır.
Mikayıl Azaflı’nın babası, Azaflı köyünün sakinlerinden, çiftçilikle geçinen ve cami hocasından aldığı sade dinî tahsilden başka bir tahsil görmeyen Cebbar Efendi; annesi ise eğitim görmemiş fakat arif ve zeki bir hanım olan Nenehanım’dır.
Mikayıl Azaflı okuma yazmayı ve temel eğitimi amcasından öğrenmiştir. Bununla beraber kendisinin âşık edebiyatına ilgi duymaya başlaması, halk hikâyelerini, halk müziğini ve saz çalmayı öğrenmesi amcasının vesilesi ile olmuştur.
Mikayıl Azaflı iki evlilik yapmıştır. İlk eşinin adı Şamma’dır. Şamma Hanım ile aralarındaki bazı sorunlardan dolayı bu evlilikte birtakım anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Mikayıl Azaflı daha sonra ikinci eşi olan Gülendam Hanım ile evlenmiştir.
Azaflı’nın ilk hanımı Şamma’dan sekiz çocuğu, ikinci hanımı Gülendam’dan ise üç çocuğu olmuştur. Çocuklarının tamamı yüksekokul mezunudur ve hepsi şiirle, edebiyatla ve sazla ilgilenmektedir. Dilara, Gülara ve Hakim Azerbaycan’ın sevilen âşıklarındandır.
Azaflı, kendi köyünde okul olmadığı için komşu köyün okuluna giderek eğitimini almaya çalışmıştır. 14 yaşında 7. sınıfa giderken hayatının akışını değiştiren bir olayın içerisinde kendini bulur.
Resim dersinde Stalin’in portresini çizip tamamlamak üzereyken resmin üzerine yanlışlıkla mürekkep dökülür ve bunu kasıtlı yaptığı düşünülerek yargılanır ve hapsedilir.
Azaflı, bir yolunu bularak hapishaneden firar eder. Uzun bir süre Gence ve Karabağ civarlarında firari olarak dolaşır. Firari olarak yaşadığı süreçte dönemin meşhur âşıklarından Borsunlu Mezahir ile tanışır.
Bu dönemde Gence’deki âşıklar derneğinin müdavimi olur. 1941 yılında Azerbaycanlı şair ve devlet adamı Samet Vurgun’un Gence’deki âşıklar derneğini ziyareti esnasında onunla tanışır ve Samet Vurgun’dan bazı tavsiyeler alır.
Bu tavsiyeler şiir ve edebiyat üzerinedir. Ayrıca Samet Vurgun kendi referansı ile Azaflı’yı Âşık Mirza Bayramov’a yönlendirir.
Azaflı, 1961 yılından 1965 yılına kadar tekrar hapis yatar. Bu sefer hapis yatmasının sebebi ise şiirleriyle, düşünceleriyle mevcut düzene itaat etmemesi, milli ve manevi değerlerine sahip çıkmasıdır.
Mikayıl Azaflı’nın sözünün, sazının ve sanatının oluşmasında ve olgunlaşmasında rol oynayan amillerin başında Türk edebiyatının sözlü ve yazılı kaynakları gelmektedir.
Dünya fani, insan konuk, ey Azaflı Mikayıl,
Beş metre bez, bir karış yer, bir olacak şah, sail
Dostun imiş zalim dünya, bir de senle Azrail,
Süleymanlar, İskenderler yolcu eden dünyasın.
Düzenli bir eğitim almamış olmasına rağmen gelenek içerisinde kendini yetiştirmeyi başarmıştır. Şifahi halk edebiyatına, klasik edebiyata ve âşık edebiyatına çok derinden vâkıf olmuştur. Âşık edebiyatının, âşık şiirinin her türünde nadide örnekler verme başarısı göstermiştir.
Azaflı’nın şiirlerinin öne çıkan özelliklerinden biri de vatan ve millet sevgisidir. Yaşadığı dönemdeki zulümlere şiiri ile tepki göstermiş, vatan ve millet aşkını ön plana çıkarmıştır.
Bilmirem derdini nasıl ağlayım,
Benim yad ellerde kalan vatanım.
İyileşmez yaran nasıl sarayım?
Sinesi bin yara alan vatanım.
Azaflı bütün sanatını iyilik, güzellik ve vatan sevgisiyle yoğurmuştur. Devrin baskı ve zulümlerine boyun eğmemeye çalışmış, Türklüğünü ve diğer manevi değerlerini muhafaza ederek başta kendi çocukları olmak üzere bütün çevresine bu değerleri miras olarak bırakmıştır.
Devran Azaflıya gada veribdi,
Namusu, gayreti feda veribdi,
Dilini, dinini bada veribdi,
Ninnisini yadlar çalan vatanım.
Azaflı için Türk olmak, Türk töresine göre yaşamak ve İslam kaidelerine uymak en başta gelen vazifelerdir. Fakat o dönem, hiç de bunları açıkça söyleyip yaşayabileceği bir dönem değildir.
Bundan dolayı Azaflı vatan sevgisini anlattığı şiirlerinde Türk kelimesi yerine Azeri kelimesini tercih etmiştir. Fakat diğer ülkelerde yaşayan Türklere de kardeşim demeyi ihmal etmemiş ve ataları olarak Dede Korkut’u ve Nizami’yi göstermiştir.
Halk arasında kudretli bir şair olarak tanınan Mikayıl Azaflı’nın Koca Kartal kitabı Bakü’de (1987), Koca Kartal Azaplı adlı başka bir kitabı Türkiye’de (1989) yayımlanmıştır.
Koca Kartal, ne gezirsin,
Dağlar koynunda, koynunda.
Bala gördüm anasının,
Ağlar koynunda, koynunda.
Niye kalbin karalıptı?
Gül üstünü har alıptı,
Şamamalar saralıptı,
Dağlar koynunda, koynunda.
Ayrıca Dr. Ali Kafkasyalı doktora çalışmasını Azerbaycan’da Mikayıl Azaflı üzerine yapmış ve daha sonra bu çalışmasını Mikayıl Azaflı (Hayatı-Sanatı-Eserleri) başlığı ile yayımlamıştır.
Bir hekim yara bağlıyor,
Sinemi çapraz dağlıyor,
Bağban gördüm, kan ağlıyor,
Bağlar koynunda, koynunda.
Azaflı Sosyal Yardım ve Kültür Derneği tarafından Türkiye Türkçesine aktarılan ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY tarafından kitap haline getirilen Âşık Mikayıl Azaflı’nın seçme şiirlerinden oluşan bu eser, Kasım 2024’te yayımlanmıştır.
Son zamanlarında kalbinden rahatsız olan Mikayıl Azaflı, Sovyetlerin yıkılmaya yüz tuttuğu ve yeni Azerbaycan Devleti’nin inşa edildiği günlerde, 12 Ekim 1990 tarihinde vefat etmiştir.
Mikayıl Azaflı, bütün ömrü boyunca âşık musikisinin ve şiirinin uygun bir biçimde tebliğine ve zenginleşmesine çalışmıştır. Kendisinin oluşturmuş olduğu birçok yeni âşık havası, klasik saz havaları ile kaynaşmıştır. “Azaflı Dübeyti”, “Azaflı Geraylısı” ve bunun gibi başka âşık havalarını da bu sanata kazandırmıştır.
Azaflı, Azerbaycan’da usta âşıklardan biri olarak kabul edilmektedir. Azaflı, âşıklık sanatını zirvede temsil eden şahsiyetlerden biridir.
Azaflı, yaz, dile gelmez,
Uçtu bülbül, güle gelmez.
Geçen geçti, ele gelmez,
Çağlar koynunda, koynunda.
Yararlanılan Kaynaklar:
(www.turkoloji.cu.edu.tr, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, https://az.wikipedia.org, www.turksoy.org, https://turkoloji.cu.edu.tr, https://dergipark.org.tr, https://azafliyardim.org.tr, Azaflı Sosyal Yardım ve Kültür Derneği, Av. Arzuman Azaflı Arşivi, Wikipedia)
Ali YURTSEVEN 05.11.2024
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Sayenizde unuttuğum bir aşığı tekrar hatırladım. Çok güzel bir araştırma olmuş hocam, emeğinize yüreğinize sağlık 🥰
Tebrikler çok güzel bir yazi kaleme almışsınız...
Çox maraqla araşdırmadır. Ürəkdən təbrik edirəm. Bu Azərbaycan üçün bir dəyərdir.
Türk dünyasının bir değerini tanımamıza vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim.