ANADOLU’DA ŞANLI DİRENİŞ

ANADOLU’DA ŞANLI DİRENİŞ

ANADOLU’DA ŞANLI DİRENİŞ

Kıymetli tarihseverler;

       Tarihi kaynaklarda dokuz Haçlı seferinden bahsedilir. Bu seferlerin birçoğu başarısız olmuştur. Bunlardan I. Haçlı seferi, belki de Haçlılar’ın en çok başarılı olduğu seferdir. Bu sefer neticesinde Kudüs ele geçirilmiş ve başta Kudüs’te olmak üzere dört Haçlı devleti kurulmuştur.

Haçlılar’ın birinci seferinde onlara karşı direnen çok sayıda sultan, emir ve komutan bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’dır. Bugün ondan ve Anadolu’daki direnişinden bahsedeceğiz.

Kılıç Arslan, Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleymanşah’ın (Kutalmış oğlu) büyük oğludur. Babasının Suriye Meliki Tutuş ile girdiği mücadelede öldürülmesi üzerine Sultan Melikşah tarafından İsfahan’a götürülmüştür. Burada kardeşi Kulan Arslan ile göz hapsinde tutulmuştur.

1092 yılında Melikşah’ın ölümü ile çıkan kargaşada kardeşi ile birlikte İznik’e gelmiştir. Burada babası Süleymanşah’ın tahtına oturmuştur.

            Haçlılar Kudüs’ü ele geçirmek ve Müslümanlar’ın zenginliğine sahip olmak üzere 1096 tarihinde I. Haçlı seferini başlatmışlardır.

Papa Urbanus’un çağrısı ile başlayan Haçlı seferinin öncüleri, Pierre Lhermite adındaki keşiş komutasındaki çoğunluğu halktan olan yirmi bin kişilik ordudur.  Lhermite’in ordusu savaşmayı bilmeyen çapulculardan oluşmaktaydı.

Sefer başladığında Anadolu’da Türkiye Selçuklu Devleti, Danişmendli Beyliği, Mengücek Beyliği, Artuklu Beyliği ve bazı küçük Türkmen beylikleri ile güneyde ve doğuda bazı şehirlerde Ermeni ve Rum prenslikleri bulunmaktaydı.

Dönemin süper gücü Büyük Selçuklu Devleti ise kardeşlerin taht kavgaları sebebiyle büyük bir buhran yaşıyordu. Birçok Selçuklu şehrinde güçlü emirler iş başındaydı.

Pierre Lhermite’in bu başıbozuk ordusu, yağmalar yaparak Macaristan, Sırbistan ve Bulgaristan’ı geçip Bizans’ın başkenti İstanbul’a geldi. İmparator Alexios Komnenos, onunla bir anlaşma yaptı. Onlara iaşe ve rehber sağlayarak Türkiye Selçuklu Devleti’nin payitahtı İznik’e gelmelerini sağladı.

Haçlılar’ın payitahtına yaklaştığını haber alan Türkiye Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan, kardeşi Kulan Arslan Davud ile Emir İlhan Muhammed komutasında bir Selçuklu ordusunu Haçlılar’ın üzerine gönderdi. Bu ordu, İzmit yakınlarındaki Kırkgeçit Çayı (Drakon) kenarında Haçlılar ile savaşa girdi.

Selçuklu ordusu, 21 Ekim 1096’da kısa süre içerisinde Haçlı ordusunu imha etti. Yirmi bin kişilik Haçlı ordusunun bir kısmı İstanbul’a kaçarken bir kısmı öldürüldü veya tutsak alındı. Zafer çok kolay olmuştu. Pierre Lhermite de İstanbul’a kaçanlar arasındaydı.

Ancak asıl ve tam teçhizatlı ordu arkadan gelmekteydi. Lorraine Dükü Godefroi De Bouillon ile kardeşleri Eustache ile Baudouin,Tarento Kontu Norman Bohemund ve yeğenleri Guillaume ve Tankred, Toulouse Kontu Raymund De Saint-Gilles, Normandiya Dükü Robert, Flandre Kontu Robert, Blois Kontu Etienne gibi birçok prens ve asilzade bu orduya komuta ediyordu.

Bu kont ve prensler kendilerinin komutasındaki ordularıyla değişik zamanlarda yola çıkmışlar ve İznik yakınlarında tüm Haçlı birlikleri birleşmişti. Bizans onlara yine iaşe ve rehber yardımı yapmaktaydı.

İZNİK SAVAŞI

Haçlılar’ın ilk hedefi İznik’ti. Bu sırada Sultan I. Kılıç Arslan, Malatya kuşatmasındaydı. Sultan, Haçlılar’ın İstanbul’a gelmeye başladığını İznik’te iken haber almış fakat onları önemsememiş ve Malatya’ya hareket etmişti.

O, bu orduyu da daha önceki Lhermite’in ordusu gibi başıbozuk zannediyordu. Öyle ki eşini (Çaka Bey’in kızı), iki oğlunu ve hazinesini İznik’te bırakmıştı. Ancak buna mukabil Kılıç Arslan, payitahtında güçlü bir ordu bırakmıştı.

Haçlılar, 6 Mayıs 1097’de İznik’e geldiler. Muhasara için hazırlık yapıp hendekler açtılar. İznik’te bulunan Selçuklu emirleri, Malatya’da bulunan Sultan Kılıç Arslan’a bir ulak gönderip “6 Mayıs’ta Haçlıların İznik’e geldiklerini ve sayılarının çok kalabalık olduğunu” söylediler. Sultan Kılıç Arslan, önden hemen bir ordu gönderip daha sonra kendisi ana orduyla yola çıktı.

Haçlılar, İznik’i kuşattı. Bu sırada Sultan’ın gönderdiği öncü kuvvetler İznik’e gelmiş ve güney kapısını tutan Toulouse Kontu Raymund’un ordusuna saldırmıştı. Ancak Selçuklu güçleri ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kaldılar. İznik ise şiddetli mukavemet gösteriyordu. Fakat Haçlılar, zırh ve miğferleri ile Türklerin ok yağmurunu tesirsiz hale getiriyordu.

21 Mayıs’ta Sultan Kılıç Arslan, İznik’e ulaştı. Yine güneyden Raymund güçlerine saldırdı. Raymund, şiddetli mukavemet gösterdi. Bu arada Flandre Dükü Robert’in kuvvetleri Raymund’a yardıma gelince Sultan geri çekilmek zorunda kaldı.

Ancak her iki ordu da ağır zayiatlar vermişti. Kılıç Arslan, Haçlıların kahredici üstünlüğünü görmüştü. Dağlara doğru çekilmek ve şehri mukadderatına terk etmek, strateji bakımından daha akıllıca olacaktır.

Sultan, İznik’teki komutanlarına haber gönderdi. Onları kararlarında özgür bıraktı. Ancak İznik’tekiler göl tarafından yardım alıyorlardı. Bir müddet daha direnişe devam ettiler. Fakat Bizanslılar’ın inşâ ettikleri gemiler, göle indirilince göl tarafı da kuşatılmış oldu ve Türkler’in yardım yolları kapandı.

İznik’tekiler, teslim olma kararı almıştı. Selçuklu komutanları, şehri Haçlılar’a teslim etmek istemediler. Çünkü onlar medeniyetten habersizdi. Teslim olduklarında tüm askerlerin ve halkın öldürüleceğini ve şehrin yağmalanacağını biliyorlardı.

Çok stratejik bir karar vererek şehri doğrudan Bizans’a teslim etmeye karar verdiler. Şehri göl tarafından kuşatan Bizanslı komutan Manuel Butumites’e haber gönderdiler ve şartlarını sundular. Bizans tarafı bu şartları kabul etti. Şehrin yağmalanması Bizans’ın da işine gelmiyordu.

19 Haziran’da İznik’e Bizans bayrağı çekildi. Haçlılar bu anlaşmadan habersizdiler. Bir kısmı tepki gösterse de Haçlıların çoğunluğu buna razı oldu. Keza İmparator ile yapmış oldukları anlaşma gereğince, İznik zaten Bizans’a teslim edilecekti.

Böylece İznik akıllıca bir kararla daha medeni olan Bizans’a teslim edilerek yağmalanması ve Türkler’in katliamı önlenmiş oldu.

Bizanslılar, kurtuluş bedelini ödeyen Selçuklu askerlerini serbest bıraktı. Sultan Kılıç Arslan’ın ailesine saygı gösterilerek hazinesi ile birlikte Sultan’ın ailesi İstanbul’a gönderildi. İznik’in düşmesi Avrupa’da sevince sebep oldu.

ESKİŞEHİR SAVAŞI

İznik’in elden çıkmasından sonra Kılıç Arslan, Anadolu beylerine ve Şam ile Halep emirlerine haberciler gönderip onları acilen yardıma çağırdı. Bu çağrı üzerine Danişmend Ahmet Gâzî ile Kapadokya Emiri Ebu’l-Gâzî Hasan Bey hemen ordularıyla yardıma koştular. Türkler, Eskişehir’de Haçlılar’ı beklemeye başladı. Keza Haçlılar buradan geçmek zorunda idiler.

İznik’in Bizans’a tesliminden sonra Haçlı komutanları bir araya gelerek ordunun öncü ve ana kuvvetler olarak ikiye ayrılmasına ve bu ordular arasında yaklaşık bir günlük mesafe bırakılmasına karar vermişlerdi.

26 Haziran’da Bohemund liderliğindeki öncü güçler İznik’ten ayrıldı. Öncü kuvvetlerin içinde Blois Kontu Etienne ile Flandre Kontu Robert ve askerleri de vardı. Bizanslı komutan Tatikios, küçük bir askeri birlik ile öncülere rehberlik ediyordu.

Asıl Haçlı kuvvetleri ise Raymund De Toulouse ve Godefroi De Bouillon komutasında 28 Haziran’da İznik’ten ayrıldı. Diğer asilzâdeler ve orduları da bu ordunun içindeydi.

30 Haziran 1097’de öncü kuvvetler, Eskişehir’e varıp karargâh kurdular. Bu sırada Sultan Kılıç Arslan komutasındaki yaklaşık altmış bin kişilik müttefik ordusu, tekbir ve naralarla Haçlı ordusuna saldırdı.

Kılıç Arslan, okçuları süratle ön sıraya sevk ediyor, bunlar bir yıldırım hızıyla oklarını attıktan sonra yerlerini yeni okçu dalgasına bırakmak üzere geri çekiliyorlardı. Haçlılar, Türkler’in kısa süre içerisinde bu kadar ordu toplayacaklarını düşünmemişlerdi.

Bohemund, arkadan gelen asıl orduya bir haberci göndererek yardıma gelmelerini istedi. Öğleden sonra ise Godefroi, Raymund ve diğerleri, ana ordu ile birlikte yardıma gelmişti. Kılıç Arslan, bu orduyu beklemiyordu. O, Haçlıların tüm ordusunun saldırdıkları birlikler olduğunu düşünmüştü. İki ordunun birleşmesine engel olamadı.

Kılıç Arslan, saldırılara devam etti. Ancak bu sırada bir Haçlı birliğinin Türk ordusunu arkadan kuşatmaya başladığını gören Sultan ve müttefikleri çekilmek zorunda kaldılar. Türkler, ağır kayıplar vermişlerdi.

Fakat Kılıç Arslan’ın esir vermeden çekilmesi bir başarıydı. Kılıç Arslan ve beylerin, geride kalan çadırlarında bulunan malları ele geçirilerek yağmalandı. Ancak Kılıç Arslan’ın da pes etmeye niyeti yoktu.

Sultan Kılıç Arslan’ın mücadelesine inşallah gelecek hafta da devam edeceğiz.

Muhabbetle…

Kaynakça:

Altan, Ebru, Anadolu’da Haçlılara Karşı Savaş, Türkler-Cilt 6, Yeni Türkiye Yay., Ankara, 2002.

Altan, Ebru, Haçlı Seferleri ve Anadolu: Türkiye Selçukluları Tarihinden Haçlı Seferlerinin Yeri ve Önemi, USAD, 2019.

Demirkent, Işın, Haçlılar, TDV İslam Ansiklopedisi.

Demirkent, Işın, Kılıçarslan I, TDV İslam Ansiklopedisi.

Demirkent, Işın, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan, TTK Yayınları, Ankara, 2020.

Kesik, Muharrem, Selçukluların Haçlılarla İmtihanı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2018.

Koca, Salim, Türkiye Selçukluları Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara, 2018.

Nicolle, David, Birinci Haçlı Seferi, Çev. L.Ece Sakar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2010.

Runciman, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi I, Çev. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1986.

Tudebodus, Peter, Bir Tanığın Kaleminden Birinci Haçlı Seferi-Kudüs’e Yolculuk, Çev. Süleyman Genç, Kronik Yayınları, İstanbul, 2019.

Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018.

Önceki çalışmalarımı da inceleyebilirsiniz:

https://fisildayankalemler.org/cengiz-han-ve-borte-ucin/

https://fisildayankalemler.org/ilk-musluman-mogol-hakani-berke-han/

https://islamansiklopedisi.org.tr/kilicarslan-i

Editör: Mesude Bozkurt

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.