Acımasız Yalan: Bir Ailenin Çöküşü
- Yazar: Sevtap EKEN
- 3 Temmuz 2024
- 197 kez okundu
Acımasız Yalan: Bir Ailenin Çöküşü
İş yerinde çalışırken telefonum çaldı. Arayan evin hizmetini gören Ayşe abla idi. Eşim Dilek’in polis tarafından götürüldüğünü söyledi. Bende hemen emniyete gittim, cinayet şubesinde komiser Selçuk’u buldum. Söylediğine göre Dilek adam vurmuştu ve adamı vurduğunu ispatlayan bir de video varmış.
Bu olay başımıza gelmeden önce biz mutlu bir aileydik. Dilek iki aydır çok tuhaftı, neden derdini bana anlatmadı anlamıyorum? Bir adam vurulmuş ve adam ne yazık ki ölmüştü.
Benim adım Serkan, mücevher tasarımı yapıyorum. Birçok şehirde iş mağazalarım var. Dilek ile bir sene çıktık ve birbirimizi çok seviyorduk. Dilek ise memur bir ailenin kızıydı, mimardı. Babam Dilek’i çok sevdi ve onu ailemize kabul etti. Güzel bir düğün ile evlendik. Babam torun için çok sabırsızlanıyordu. Geçen bir senenin sonunda Dilek hamile kalınca babam ve ben çok sevindik. Annem hayatta olsaydı oda çok sevinirdi eminim.
Ben bir süreliğine yurt dışına gittim. Dilek’in hamileliği iyi gidiyordu. İşlerimi bitirip Dilek’e sürpriz olsun diye ona haber vermeden eve geldim, kapıyı açıp odaya girdim ve Dilek’i kucağında bebekle gördüm. Benim haberim olmadan bebek doğmuştu, endişe ile Dilek’in yanına geldim.
“Hayatım erken mi doğum yaptın?”
Dilek, önce bana sonra bebeğe boş boş baktı ve gözleri doldu.
“Küçük hanım sürpriz yaptı ve bir hafta önce doğdu, sen işlerini bitir diye sana söylemedim, sıkıntı etmek istemedim.”
Bebeği kucağıma verdi. Çok tatlı minik bir kızdı, kokladım… Karımı da kucakladım, bizden mutlusu yoktu.
Üç sene geçti ve şimdi bu durumdayız; emniyette bekliyorum…
Komiser Selçuk yanıma geldi.
“Serkan bey karınız ifadesini verdi. Çok üzgünüm ama onu tutuklayıp adliyeye sevk edeceğiz.”
“Komiserim karım neden adamı vurmuş söyledi mi size?”
“Ben size açıklama yapacaktım ama karınız bizden rica etti, nedenini kendisi söyleyecek, lütfen buyurun.”
Onu takip ettim. Beni sorgu odasına aldılar. Dilek beni görünce başını eğdi, ağlamış olduğu belliydi, oturup elini tuttum.
“Neden böyle bir şey yaptın, O kadın-adam seni rahatsız mı ediyordu? Lütfen anlatır mısın?”
“Seni çok sevdim inan bana. Doktor bana hamilesin dediği an çok mutlu olmuştum, bizimde çocuğumuz olacaktı. Senin ve baban için her şeyi yapardım ve yaptım da ama geçmiş tekrar karşıma çıktı.”
“Allah aşkına dilek geçmişte ne yaptın ki bu duruma geldin?”
“Çok üzgünüm Serkan, sen eve geldiğinde o küçük bebeği kucağına aldın ya öyle mutlu oldun ki sana gerçeği söyleyemedim. Çisem bizim kızımız değil!”
Ben duyduklarım karşısında şok oldum, ellerimi çektim ve ayağa kalktım, gezindim. Karım bana yalan mı söylemişti, benim çocuğuma ne olmuştu?
“Dilek sen ne saçmalıyorsun, o kız bizim değilse bizim bebeğimize ne oldu? Anlat bana!”
Sesim yüksek çıkmış masaya vurmuştum, aklım karışmıştı.
“Ben erken doğum yaptım ve kızımız öldü. Doktor bir daha çocuk sahibi olamayacağımı söyledi, hayatım karardı. Hem bebeğimi kaybetmiş hem de sana çocuk veremeyecektim. Dağıldım, hastaneden çıkmadan bir gece önce yanıma bir hemşire geldi. Hemşire benim durumumu anlamıştı. İstersem bana yardımcı olacağını söyledi.”
Nasıl dedim? Oda bana: Birini sevdiğini ama adamın evli olduğunu ve karısı hamile olduğu için onu terk etmediğini söyledi. Kadın bu hastaneye gelmiş, doğum yapmış. O adamın karısını bırakması için çocuğun ölmüş olması gerekiyor dedi bana. Senin çocukla diğer bebeği değiştirelim dedi. İlk başta kabul etmedim ama sonra düşündüm, senin nasıl baba olmak istediğini… Kabul ettim. Böylece çocukları değiştirdik ve kimse anlamadı.
Üç sene geçti, hemşire kadın vefat ederken çocuğun babasına gerçeği anlatmış. Adam beni buldu: ‘Çocuk umurumda değil, sadece para ver.’ dedi. Ona para verdim ama durmadı. Bende adamı vurdum. Her şey sona erdi derken meğerse o adamın arkadaşı bizi videoya çekmiş. İşte bu kadar…
“Dilek sana inanamıyorum! Sen nasıl bir başkasının çocuğunu alırsın ve adam öldürmek nedir, gelip bana her şeyi anlatabilirdin? Her zaman düşünürdüm bu kız bize neden benzemiyor diye? Demek ki bizim değilmiş sana yazıklar olsun!”
“Sana söylemiş olsaydım sen çok üzülecektin buna dayanamazdım. Seni kaybetmeyi göze alamazdım! Her şeyi bizim için yaptım, kendim hallederim diye düşündüm.”
“Sana inanamıyorum dilek bir çocuğu annesinden nasıl ayırdın, vicdanın nasıl el verdi? Ben seni vicdanlı biri olarak tanıdım, ne yaptın Dilek? Herkesin hayatını mahvettin! Ben çocuk olmasa da seni severdim. Gider yetiştirme yurdundan çocuk alırdık. Sen beni hiç mi tanımadın, güvenmedin?”
“Canım, seni çok sevdim ve bu yüzden yaptım her şeyi. İnan bana ne olur, beni anla!”
Öfkeyle ayağa kalktım başımı salladım hayal kırıklığına uğramıştım.
“Beni sevdiğinden değil, kendi bencilliğin yüzünden başkasının çocuğunu çaldın. O kadın senin yüzünden acı çekti. O kıza, kadını nasıl açıklayacağım şimdi? Asla seni affetmeyeceğim ve boşayacağım.”
Dilek’in haykırışlarına aldırmadan oradan çıktım, dağılmış haldeyken, komiser omzuma dokundu.
“Çok üzgünüm Serkan bey, bu arada adam vefat etmiş. Eşiniz çocuk çalmaktan ve cinayetten yargılanacak.”
“O artık karım değil, insanların hayatını altüst etti, cezasını çeksin. Kızımın öz annesini buldunuz mu?”
“Evet, Tuana hanım benim odamda, ona durumu anlatacağız.”
“Komiserim kabul ederseniz durumu ben açıklayayım.” Komiser başını salladı.
Dilek, polislerin ortasında elleri kelepçeli adliyeye götürülüyordu. Son kez dönüp bana baktı ağlayarak. Ama ben başımı başka tarafa çevirdim. Çok sevdiğim kızımı onun yüzünden kaybedecektim. Komiser Selçuk’la odasına girdik. Tuana hanımla göz göze geldik. Merakla bana baktı, kızım Tuana hanıma benziyordu. Tuana hanıma gerçeği açıklamak benim için zor olacaktı. Dilek’in hatası yüzünden bir anne evladından ayrılmıştı ve bu hatayı düzeltmek bana kalmıştı.
Editör: Sonay BİLGİ ARABACI
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Diğer Yazılarıma Göz Atmak İster misiniz?