Acı bir Çığlık “Vatan Sağolsun”
- Yazar: Ali YURTSEVEN
- 4 Nisan 2025
- 75 kez okundu

Acı bir Çığlık “Vatan Sağolsun”
(Dumlupınar Denizaltısı)
Tarihimiz her zaman görkemli ve parlak yıldızlı galibiyetlerle dolu olmasına rağmen, bu başarılarımızın pek görülmeyen tarafında hep hüzünlü hatıralarımız mevcuttur.
Bu hüzünlü hatıralarımızdan birisi de, 1953’ten günümüze kadar geçen yetmiş iki yıl boyunca saygıyla andığımız Dumlupınar Denizaltısı şehitlerimizle ilgilidir.
Dumlupınar Denizaltısı olayı, Türk denizcilik tarihinin en acı olaylarından biridir.
4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Boğazı açıklarında, İsveç donanmasına ait bir şileple çarpışan Dumlupınar Denizaltısı, 59 mürettebatıyla birlikte batmıştır.
Kaza sonucunda 59 kişi şehit olurken, 22 kişi denizaltının torpido bölümüne sığınmayı başarmıştır. Dumlupınar, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Ertuğrul faciasından sonra en çok kayıp verdiği kaza olmuştur.
Dumlupınar Denizaltısı’nın hikâyesi şöyle başlamıştır:
Dumlupınar olarak bilinen denizaltı, 1944 yılında Amerika’nın Corn kentindeki Electric Board Company tersanesinde inşa edilerek ilk kez suya indirilmiş olup, II. Dünya Savaşı yıllarında USS Blower (SS-325) adıyla Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde görev yapmıştır.
1950 yılında Atlantik Filosu’na devredilen denizaltı, 3 Mart 1950 günü Philadelphia’ya gelerek bakıma girmiştir. 27 Eylül 1950’de Connecticut’a gelen denizaltıda Türk Deniz Kuvvetleri personeli eğitim görmüştür.
16 Kasım 1950 günü ABD envanterinden çıkartılan denizaltı, ABD-Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri’ne devredilmiş ve TCG Dumlupınar adını almıştır.
Denizaltı, 1953 yılında, 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 02.10 sularında Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı.
Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar’a çarpmıştı.
Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar’ın güvertesinde bulunan 8 kişi denize düştü. 8 kişiden 2’si pervaneye takılarak, biri boğularak şehit oldu.
Olay yerine ilk olarak Gümrük Motoru gelmişti. Sağ kalan 5 kişi, Gümrük Motoru tarafından Çanakkale’ye götürülerek hastaneye yatırıldı.
Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 kişiden yalnızca 22’si kıç torpido dairesine sığınabilmişti.
Burada mahsur kalan 22 kişi, battı şamandırasını su yüzüne fırlattılar. Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıra görüldü.
Gümrük Motoru derhal şamandıranın yanına geldi. Gümrük Motoru’nun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak “Alo” diyerek cevap bekledi.
Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını bildirdi.
Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi. Saat 11.00 sularında Kurtaran olay yerine geldi. 72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürdü.
Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle çalışmalar sonuçsuz kalıyordu. Artık denizaltıdakiler için umutlar kesilmişti.
Son olarak iniltiler hâlinde dualar duyuldu. Sesler yavaş yavaş kesildi. Dumlupınar’dan artık cevap gelmiyordu. Son sözleri ise “Vatan sağ olsun” oldu.
72 saatlik havanın bittiği 7 Nisan sabahında Millî Savunma Bakanlığı olayla ilgili tebliğ yayımladı:
“Çanakkale’de Nara Burnu’nda batan Dumlupınar denizaltında kalan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir.”
Aynı gün saat 15.00’te düzenlenen törende şehitler için denize çelenk bırakıldı.
Denizaltı Filosu Komutanı Fahri Korutürk, törende şehitlerimize şu sözlerle veda etti:
“Komutan sıfatıyla sizlere birçok emir verdim. Birçok mesaj yolladım. Bu size son mesajımdır. Aziz isimlerinizi tüm denizciler kalplerimize gömdük.”
Kazayla ilgili yapılan soruşturma sonucunda Naboland’a haciz konulurken, kazada hatalı oldukları belirlenen Naboland’ın kaptanı Oscar Ferdinand Lorentzon ile Kd. Yzb. Sabri Çelebioğlu’na dava açıldı.
Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda Lorentzon, 6 ay hapis ve 500 lira ağır para, Dumlupınar’ın komutanı Çelebioğlu ise 1 yıl 8 ay ağır hapis ve 800 lira para cezasına çarptırıldı.
Dumlupınar ismi, ilk olarak 1931 yılında İtalya’dan bahriyemize katılan bir denizaltıya verilmiş; ama 19 Kasım 1935’te İstanbul Boğazı’nda bir İtalyan şilebi ile çarpışmıştır.
1972 tarihinde ABD’den alınan başka bir denizaltımıza daha Dumlupınar ismi verilir. Bahriyemizde 3. Dumlupınar olan bu gemi, 01 Eylül 1976’da Çanakkale Boğazı kuzeyinde bir Sovyet ticari gemisinden kaçınmak amacıyla karaya oturur.
Bahriyemizde çeşitli dönemlerde hizmet eden Dumlupınar isimli her üç denizaltının da yaşadığı olaylardan dolayı, Dumlupınar ismi bir daha hiçbir gemimize verilmedi.
Kaynakçalar:
“43667 DUMLUPINAR: “4 Nisan 1953 tarihinde Türk denizaltısı DUMLUPINAR Çanakkale boğazını geçerken İsveç yük gemisi Naboland ile çarpışmış ve batmıştır. Denizaltıda bulunan 81 denizci hayatını kaybetmiştir. “
(Orijinali: Dumlupınar, the Turkish submarine which, while crossing the Dardanelles on 1953 April 4, collided with the Swedish freighter Naboland and sank, killing all 81 men aboard)”
43667 DUMLUPINAR adı verilmiştir.
Şehit 81 denizcimizin ismi artık uzayın enginliğindeki bir astroid üzerinde yaşamaya devam edecektir.
Yararlanılan Kaynaklar: Vikipedia-Özgür Ansiklopedi, https://thinpo.com/dumlupinar-denizaltisıhikayesi, https://www.denizcilikdergisi.com, https://parlakjurnal.com, https://evrimagaci.org.
Ali YURTSEVEN
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Her okuduğumda yüreğime oturan çaresiz bekleyiş... Ah bir ataş ver cigaramı yakayım Sen salın gel ben boyuna bakayım Uzun olur gemilerin direği Ah yanık olur efelerin yüreği... Son istek parçaları idi hocam...
Kaleminize sağlık hocam bu vatan için canlarını veren aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum
Kaleminiz daim olsun