Işığın Özel Çocukları
- Yazar: Semanur PERİM
- 5 Ağustos 2025
- 84 kez okundu

Işığın Çocukları: Karanlıkta Yürüyen Ailelerin Hikayesi
Gelişmekte olan ülkelerin gölgeli sokaklarında, umudun filizleri bazen en beklenmedik yerlerde yeşerir. Ancak bu topraklarda, hayatın çetin sınavları da en çok bu filizlerin büyüdüğü evlerde yaşanır. Özellikle de “özel” çocukları olan ailelerin hanelerinde… Onlar, toplumun gözden kaçırdığı, çoğu zaman kaderine terk edilmiş kahramanlardır. Çocukları ise, farklılıklarıyla birer ışıktır aslında, ama bu ışığı parlatmak için mücadele eden aileler, çoğu zaman karanlıkla boğuşur.
Bu coğrafyalarda, engelliliğin tanımı bile belirsizdir. Down sendromlu bir çocuk, otizm spektrumunda yaşayan bir dahi, serebral palsi ile savaşan bir minik savaşçı… Her biri, kendi içinde bir dünyadır. Ancak eğitim ve sağlık sistemlerinin yetersizliği, bu dünyaların kapılarını aralamayı imkânsız kılar. Çoğu aile, çocuklarının teşhisini bile yıllar sonra, komşu teyzelerin dedikodularından ya da köy doktorunun tahminlerinden öğrenir. Bilgiye erişim olmadığından, her gün bir bilmeceyi çözmeye çalışırlar. Yanlış inanışlar, geleneksel yöntemler ve modern tıbba olan güvensizlik, bu bilmeceyi daha da karmaşık hale getirir.
Engelli bir çocuğa sahip olmak, bu coğrafyalarda sadece maddi bir yük değil, aynı zamanda derin bir psikolojik ve sosyal çöküştür. Devlet desteğinin yok denecek kadar az olması, aileleri kendi başlarına birer rehabilitasyon merkezi kurmaya zorlar. Annelik, babalık, kardeşlik; tüm bu rollerin yanına bir de “terapistlik”, “öğretmenlik”, “hemşirelik” eklenir. Aileler, çocuklarının eğitimi için şehir şehir dolaşırken, çoğu zaman hayallerini, işlerini ve sosyal yaşamlarını geride bırakmak zorunda kalır. Komşuların acıyan bakışları, dostların uzaklaşması ve toplumun “ayıp” sayan tavrı, bu aileleri daha da içe kapanık hale getirir. Yalnızlık, bu evlerin en sadık misafiridir.
Ancak bu zorlukların ortasında bile bir umut pırıltısı vardır. Bu aileler, yaşadıkları acılarla yoğrulmuş birer demir gibidir. Yorgunluktan bitap düşseler de, çocuklarının bir gülüşüyle yeniden ayağa kalkarlar. Onlar, çocuklarının her küçük başarısıyla gurur duyan, bir harfi doğru telaffuz etmelerini bir bayram coşkusuyla kutlayanlardır.
Unutulmamalıdır ki, Stephen Hawking, ALS hastalığına rağmen evrenin sırlarını çözdü. Helen Keller, görme ve duyma engeline rağmen bir yazar ve aktivist oldu. Beethoven, sağır olmasına rağmen insanlık tarihinin en güzel senfonilerinden birini besteledi. Bu örnekler, engelin bir zihnin parlaklığını asla söndüremeyeceğini kanıtlıyor. Bu çocuklar, belki de bu coğrafyaların en güçlü kahramanlarıdır; çünkü onların varlığı, en zor koşullarda bile sevginin, sabrın ve insanlığın en saf halini bize gösterir.
Ve işte tam da bu noktada, bir yazarın kalemi, bir aydınlanma fenerine dönüşür. Kelimeler, sadece harflerin birleşimi değil, aynı zamanda toplumun vicdanını harekete geçiren, unuttuklarını hatırlatan güçlü silahlardır. Bir aydın yazarın kaleminden çıkan bir yazı, sadece bir metin olmaktan çıkıp, tüm bir halkı ayağa kaldırabilir. Doğru kullanıldığında, bu kalem; tabuları yıkar, önyargıları siler ve görünmeyeni görünür kılar. İşte o zaman, bu yazı, bu çocukların sesini duyurur, ailelerinin sessiz çığlıklarını bir haykırışa çevirir. Onlar, toplumun unuttuğu, ama kalplerin en derin köşesinde saklanan ışığın çocuklarıdır. Ve bu ışığı korumak, kalemle başlayıp tüm bir halka yayılan bir görevdir.
Akademisyen yazar Semanur PERİM..
Bu yazının bütünü yazarına aittir
Hocam ender örnekleri vererek ailelerin bu beklentiye girmesini doğru bulmuyorum Elbette her çocuk özeldir ve özel çocuklar bu yelpaze geniştir. Ailenin otizmli bir çocuğun hayatı boyunca kendini idame edemeyebileceği gerçeğini de dahi olabileceği umudu gibi kabul etmesi gerekir