Buz Kesen Hayatlar Ve Gençliğin Umudu
- Yazar: Yusuf DAL
- 14 Nisan 2025
- 176 kez okundu

Buz Kesen Hayatlar ve Gençliğin Umudu
Değerli okurlar, uzun bir aradan sonra sizlerle yeniden buluşmanın tarifsiz keyfi içindeyim. Ancak ne yazık ki, etrafımıza baktığımızda içimizi ısıtan bir manzara göremiyoruz. Dünyanın karmaşık sorunları, amansız ticari ve ekonomik savaşlar, bitmek bilmeyen karşılıklı çatışmalar ve ülkemizde yükselen hak arayışı çığlıkları… Evet, itiraf etmeliyiz ki gülüşlerimiz adeta buz kesti.
Empati, o kıymetli duygu, ne yazık ki karşılıklı anlayışı çoktan terk etti. İnsanlık tarihi boyunca süregelen güç ve otorite savaşları, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle birlikte yaşanan büyük göç dalgaları ve günümüzde de devam eden tersine göçün yarattığı çarpık kentleşme, beraberinde sayısız sorunu getirdi.
Üreten bir toplumdan tüketen bir topluma evrilmemizle birlikte pek çok kazanımımızı yitirdik ve ne yazık ki dışa bağımlı bir ülke haline geldik.
Sanayi toplumuna geçişle birlikte ivme kazanan endüstri ve teknolojik gelişmeler, bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan kapitalist bir düzenin ülkemize sinsi sinsi yayılmasına zemin hazırladı.
Dünyadaki kontrolsüz tüketim çılgınlığı, eğitimden sağlığa, hukuktan gelecek kaygısına kadar pek çok değerimizi erozyona uğrattı. Evrensel hukuk kuralları ve hak arama mücadelesi ise Aristoteles’ten bu yana toplumun doğasını, devletin işleyişini ve insanın toplumsal yaşamını anlamaya çalışan düşünürlerin temel konuları olmuştur.
Tam da bu karanlık tabloda, bir uyanışın, bir etik değer arayışının filizlendiğini görüyoruz: Z kuşağının öğrenci hareketleri. Yunan filozofu Sokrates’in “insanın varoluş amacı nedir ve nasıl yaşamalıdır?” sorularına cevap arayışına benzer bir sorgulama bu.
Kazanılmış hakların geriye dönük olarak hem evrensel hukuka hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı uygulamalarına karşı yükselen bir gençlik hareketi bu.
Özgürlüklerine ve temel haklarına sahip çıkmak adına, yine anayasal hakları olan gösteri ve protestolara katılan üniversite öğrencilerinin tek isteği, haklı nedenlerle başlattıkları ders boykotları, aslında insanın kendine sorduğu o derin varoluş sorusunun bir yansımasıydı.
Bu gençler, hiçbir siyasi partinin güdümünde olmadan, sadece kendi temel hak ve özgürlükleri için, aynı zamanda üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyete olan bağlılıklarını haykırmak için sokaklara ve meydanlara indiler. Ellerinde Türk bayraklarıyla, adeta bir yeniden doğuşun sesi oldular.
Bu arada göz ardı edemeyeceğimiz somut bir gerçek var: hukuksuz yargılamalar ve özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı yükselen haklı bir toplumsal tepki. Halen cezaevlerinde tutuklu öğrenci gençlerimiz var.
Onlar da bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları. Elbette hukuk düzeni ve anayasa hepimiz için geçerli, ancak gençlerin haklı serzenişlerine kulak tıkamak, onlara ve dolayısıyla ülkemize yapılacak en büyük haksızlık olacaktır!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesinde söylediği o unutulmaz sözleri hatırlayalım: “Bütün ümidim gençliktedir.” Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve sürdürecek olan sizlersiniz.
Bu umut dolu sözlerle yazımı noktalamak istiyorum. Hepinize özgürlük ve Cumhuriyet dolu günler diliyorum.
Yusuf Dal
Editör: Nigar KAYA
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?